?>

Defi Hacet ve siyaset

10 yıl önce

Bugün İstanbul'da oturup da bu şehrin Laleli diye bir semti bulunduğunu bilmeyen yoktur. Burada yine bu isimle anılan bir de tarihi cami vardır.Bu semt ve cami hakkında ilginç bir hikaye anlatılmaktadır:  Laleli Camiini Sultan III.Mustafa (Padişahlığı 1757-74 yılları arasıdır) yaptırmıştır. Sultan Mustafa bu camii yaptırırken çevrede Laleli Baba namında bir din büyüğünün yaşadığını, gerçek bir mürşit olduğunu, hikmetli sözler söylediğini öğrendi. İçinde bu zatla görüşmek, söz ve sohbetinden yararlanmak arzusu doğdu. Cami inşaatını denetlemeye geldiği bir gün Laleli Baba ile görüşmek istediğini bildirdi. Laleli Baba'ya hemen padişahın kendisini ziyaret etmek istediği haberi ulaştırıldı.O da buyur etti. Padişah, Laleli Baba'nın sohbetinden gerçekten memnun kaldı.İçinde Laleli Baba ile daha sık görüşme arzusu uyandı. Ayrılacağı sırada bu din ulusuna bir soru sordu:      - Efendi Hazretleribu dünyada en güzel şey nedir acaba?  Laleli Baba cevap verdi:  -         Bu dünyada en değerli şey yiyip içtikten sonra sıkıntısız biçimde def-i hacet (büyük abdest)ini yapabilmektir.   Hükümdar bu cevaptan pek hoşnut olmadı. Başından beri büyüleyici konuşmalarıyla herkesi etkileyen bir zata bu cevabı pek yakıştıramadı.Hatta bu cevabı biraz kaba bile buldu. Bundan sonra bir şey konuşulmadı, hükümdar maiyetiyle beraber saraya döndü. Fakat bu ziyaretin ertesi günü şiddetli bir kabızlığa yakalandı padişah. Bir türlü içini boşaltamıyordu.Sarayın bütün ilgilileri ve hekimbaşı seferber oldular, bilinen bütün ilaç ve yöntemleri uyguladılar, fayda etmedi. Padişah kıvranıyordu. Nihayet birinin aklına geldi. Laleli Baba'ya haber verilse, onun himmetiyle hükümdar bu dertten kurtulamaz mıydı? Zaten başka denenmedik yol kalmamıştı. Padişaha danışıldı O da: - "Ne gerekiyorsa yapılsın" dedi.      Hemen Laleli Baba'ya gidildi ve saraya getirildi.Hükümdar doğum sancısı çekiyor gibi kıvranıyordu.Laleli Baba'ya yalvardı:      - "Aman bana yardım et!" Laleli Baba,      - "O kadar kolay değil, karşılık olarak ne vereceksiniz?" dedi      - "Senin bölgende yaptırdığım o camii sana hibe edeceğim"      - "Yetmez" dedi Laleli Baba...  Sultan Mustafa daha bir çok şeyler ekledi, Laleli Hazretleri bir türlü tamam, yeter, demiyordu.En sonunda ağzındaki baklayı çıkardı:      - "Ben senin için dua ederim, Allah dilerse bu dertten kurtulursun ama, karşılığında saltanatı (padişahlığı-hükümdarlığı) isterim"  Padişah kem küm etti ama çaresi yoktu "Tamam" dedi. "O da senin olsun" Laleli Baba dua etti, sırtını sıvazladı.      - "Haydi git Allah'ın izniyle kurtulacaksın" dedi ve gerçekten kurtuldu. Kurtuldu ama saltanat da elden gitmişti. Şifa bulmanın sevincini, saltanatın elden çıkmış olmasının üzüntüsü gölgeliyordu. Laleli Baba sultanın haline baktı baktı ve dedi ki:      - "Bir saltanat ki bir defi hacete değişiliyor, öylesine ucuz bir saltanat bize gerek değil, al yine senin olsun"    ** Bir saltanat ki defi hacete değişiliyor, öyle ucuz bir saltanatın bize gereği yok.Onun kızına iş vermedim diye bana çamur atıyor, beni karalıyor” diye alçakça savunma yapan ve makamını yalana yanlışa, kul hakkı yiyerek korumaya çalışan (m)adamlara Laleli Baba’nın hikayesi örnek olsun.   **   Seçime iki hafta kaldı. Partiler harıl harıl sahada çalışıyor. Herkes AK Parti’yi merak ediyor ve soruyor bana.     -Sen bilirsin! AK Parti’nin durumu ne olacak?     -“Ne olacak, AK Parti seçimin yine birinci partisi değişen bir şey olmayacak” diyorum. İkinci en çok sorulan soru;     -“HDP Barajı geçerse Antep’ten kaç tane çıkartır.”     . -Barajı geçer mi geçmez mi bir şey diyemem, ama geçerse biri garanti HDP barajı geçerse eksi bir, geçmezse AK Parti’ye artı bir diye görülmeli.      -Peki CHP. Ya CHP kaç çıkartır?      -2’sine bir şey demem ama 3’ü tehlikede.      -MHP 2 çıkarır mı?      -Zor.      -Ama neden?      -Çünkü MHP’de herkes kendine çalışıyor, kurumsal manada kazanma gayreti ve meclise bir fazla gönderelim arzusu yok gibi. İl başka telden çalıyor, Ümit Özdağ ve ekibi başka telden çalıyor. 2.sıra adayı Tolga Orhan iki arada bir derede kalmış durumda. Ne yapacağını bilmeden karış karış geziyor.      -Halk ne yapıyor?      -Halk işine bakıyor, kim ne demiş umursamıyor. Sessizlik hakim. Halkta adı konmamış bir sessizlik. Teşkilatlarda ise heyecansızlık hakim. Bunu benim dışımda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da söylüyor. Hatta daha ileri gidiyor, “Seçim sonuçlarında sürprizlere hazır olun”diye. Vatandaşla biraz siyaset konuştuğun  zaman belediyenin kestiği cezayı, kendini azarlayan zabıtayı,söz verdiği halde yapılmayan vaadleri hatırlatıyor. Özellikle Şahinbey ilçesinde üzmüşler halkı.       -Ya Recep Tayyip Erdoğan dediğin zaman, ne diyor halk?       -O adama kurban olsunlar, onun mirasını bile korumaktan acizler. Yine bu seçimde millet Recep Tayyip Erdoğan için AK Parti’ye oy verecek. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün diye . Ama sessizlik var. “AK Parti’nin burnu biraz sürçmeli” diyenlerde var. Bu fikirde olanların yüzde kaç olduğunu bilmiyorum. Ama çok duyuyorum. Bu oranı kestiremediğim için mutlak tahmin yapamıyorum. Bu yüzden, gönül yaparak çalışan ve insanlara hizmet edenler kazanacak. Seçmeni adam yerine koyan, seçimden seçime değil her zaman yanında olanlar kazanacak. İftira etmeyen, makamındaki hizmeti bir lütufmuş gibi insanlara sunmayanlar kazanacak. İnsanlara tepeden bakmayanlar kazanacak. İçten pazarlıklı, “Kızına iş vermedim diye böyle yapıyor” diye iftira etmeyenler  kazanacak. Çünkü; Bir saltanat ki bir defi hacete değişiliyor, öylesine ucuz bir saltanat bize gerek değil. Gönüller yapanlar kazanacak, defi hacetini yapamayanlar değil.
YAZARIN DİĞER YAZILARI