Yaratılanı Yaratan’dan ötürü severim. Yaratılışına haşa sözüm olamaz.   Sözüm kişiliğinize… Sözüm gayri insanlığınıza(!)…   Evet, Asım Güzelbey’den ben de haz etmem!   Onu en ağır şekilde eleştiren başında gelenlerden biri de benim.   Bugün dahi peşini bırakmış değilim.   Tuncay Kara ile ortaklığını deşifre ettiğimizde, o süreci de ve perde arkasında yaşananları da çok iyi biliyorum…   Lakin ortada bir acı var….   Bir insanlık dramı var…   Bre dangalak!  kaç nesildir gazetecisin…   İnsan bir araştırır… bir sorup soruşturur…   Tuncay Kara’nın ne kadar tez canlı biri olduğunu öğrenmek eminim, çok zamanınızı almayacaktır.   Tuncay Kara, itfaiye araçlarının rahatça girip çıksın diye, kapalı olan deponun diğer kapısını açmak için, alevlerin arasına dalmış.   Alevler onu yutarken, senin gibi kendini bilmez, hadsiz ve ahlaksız biri çıkmış…   Yok, çok Agatha Christie okumuş da…   Tuncay Kara ölmemiş de… Kaçmak için yangın çıkarmış da… Estonya’da ortağı Asım Güzelbey’in yanına kaçmış da…   Yerin dibine batsın Agatha Christie teorin emi!   Bre utanmaz adam… Bilirim, şu an yüzüne tükürsem, “yağmur mu yağıyor” diyecek kadar aymazsın.   Ulan, ortada bir dram var.   Ölümlerin en acısı var.   Allah sana dahi böyle bir ölüm nasip etmesin.   Sen, insanlıktan nasibini almamış yaratık!   Çok merak ediyorum; sen, nasıl ölüm öleceksin.   Allah’a inancın var mı bilmiyorum…   Cesedimi yakıp külümü gazete boyasına katsınlar da diyebilirsin.   Ama bizim İslam inancı der ki…   Tuncay Kara o alevlere dalarken, eceli çağırdı…   Bizim İslam inancında…   Musalla taşındaki hangi Müslüman olursa olsun…   İmam sorar; “Rahmetliyi nasıl bilirsiniz.”   Son görevini yapmaya gelenlere o insanların ağzından tek bir söz çıkar.   İyi biliriz. Allah rahmet eylesin!   Çünkü o artık Allah ile baş başadır.   Hesabı varsa, hesabını Allah’a versin derler…   Artık dünyevi tüm hesabını senin gibi hadsizlere değil, Allah’a verecektir.   Kim bilir senin nasıl bir hesabın vardı ki bu, iğrenç yazıyı kaleme aldın?   Allah’ın da bir hesabı varmış ki…   Tuncay Kara’dan geriye bir parça bıraktı.   Hiç olmazsa bir mezar taşı var artık.   Hiç olmazsa ailesi başında bir Fatiha okuyabilecek.   Ya senin?   Senin için de elbette iyi bilirdik diyecekler…   Ama mezarının başında Fatiha okuyacak biri olur mu?   İşte o muamma…   Allah bildiği gibi yapsın, emi!