USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kaçakçılık olgusu devletten tamamen bağımsız yaşayamaz...

07-02-2018

Geçtiğimiz yazdan kışa kadar geçen 6-7 aylık süreci üstünkörü taradım. 

Bakınız altını çizerek 'üstünkörü' ifadesini kullanıyorum.

Zira çok detaylı bir araştırma dahi yapmadan ortaya çıkan vahim tabloyu adlandırmak başka türlü mümkün olmayacaktı...

Tarih; 20 Temmuz 2017. 

Türkmenköy kavşağında polis ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda Güney Kıbrıs’tan kaçak olarak KKTC’ye geçirilen 230 kilo kemiksiz sığır eti ele geçirildi.

Tarih; 23 Eylül 2017. 

Polis Genel Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Müdürlüğü ekiplerinin Köprülü-Türkmenköy arasında düzenlediği operasyonda yaklaşık 2 buçuk ton kaçak sığır eti ile sığır ciğeri ele geçirildi.

Tarih; 29 Eylül 2017. 

Beyarmudu'ndan Demirhan bölgesine kadar devam eden takip sonucu polis ekipleri tarafından durdurulan bir salon araç içerisinde yapılan kontrolde Güney Kıbrıs'tan kaçak olarak ülkeye ithal edildiği tespit edilen 300 kilo kemikli sığır eti bulundu.

Tarih; 1 Kasım 2017. 

Narkotik ve Kaçakçılığı Önleme Müdürlüğü ekiplerinin dün Beyarmudu-Dörtyol arasında gerçekleştirdiği devriye görevi sırasında 250 kilogram kaçak et ele geçirildi. 

Tarih; 5 Aralık 2017. 

Polis, Metehan Sınır Kapısı’nda Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye geçirilmek istenen 300 kilo kaçak et ele geçirdi.

Tarih; 22 Aralık 2017. 

Demirhan’da yapılan operasyonda bir araçta 900 kilo kaçak sığır eti bulundu. 

*

Sadece 6-7 ayda tonlarca kaçak etin yakalanması ne demektir biliyor musunuz?

Eğri oturup doğru konuşalım; bundan çok daha fazla kaçak etin de yakalanmadan kuzeye geçirildiği anlamına geliyordur. 

Başka ne anlama geliyor?

Adada ciddi bir et politikasızlığı, fiyat sorunu ve ekonomik düzensizlik var demektir. 

Bir şeyin kaçakçılığının yapılıyor oluşu daha fazla ve illegal kâr dürtüsünden bağımsız olarak sektörel bazda ciddi politik ve ekonomik reforma ihtiyaç olduğunu gösterir. 

Başka?

Bu kadar yakalanan kaçakçının, bu kadar polis operasyonunun varlığına rağmen halen et kaçakçılığı devam ediyorsa ve dahası insanların yüzüne baka baka, devleti hiçe sayarak sürüyorsa bu işin içinde mide bulandırıcı başka konular olduğu fikrini doğurur. 

Hiç parmağımızın arkasına saklanmadan o ‘başka konular’ın ne olduğunu açıkça söyleyelim: Küçücük adada et kaçakçılığı halen bitirilemiyorsa devlet kurumlarında mevkisini suistimal edenler var demektir. 

İcap ettiğinde aradığı şahsı veya çökertmek istediği çeteyi saniyesinde bulup yakalayan devletin bu et kaçakçılığı konusunu bir türlü bitiremiyor oluşu başka neyle izah edilebilir?

Lafa geldiğinde insan sağlığı en kıymetli şeydir denirken ülkeye giren eti dahi denetleyemeyen, yaptığı operasyonlarda tonlarca kaçak et yakalamasına rağmen halen bu sorunu çözemeyen bir yapısal arazla karşı karşıyayız. 

***

Bunca yıl içerisinde öğrendiğim bir şey varsa, kaçakçılık olgusunun devletten tamamen bağımsız yaşayamayacağıdır. 

Görevini kötüye kullanan devlet içinde çürük elmalar varsa -ki bunca operasyona rağmen bitirilemeyen kaçakçılık olduğunu düşündürüyor- bunlar derhal tespit edilip adalete sevk edilmelidir. 

Kanunları hiçe saymanın, insan sağlığıyla oynamanın bir karşılığı olmalı. 

Hem onca operasyon yapan polisin ne günahı var?

Birini yakalasa ikisi sınırı delip geçiyorsa operasyonun ne manası kalıyor?

Şeffaflık ve temiz devlet, hukukun üstünlüğü iddialarıyla kurulan yeni hükümet bu soruna el atıp devlet içinde çürük elmalar olup olmadığını araştıracak mı, tespit ettiklerini ne yapacak göreceğiz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR