USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür

Ölüsü paylaşılamayan bilgin

Gaziantep’in meşhur alimlerinden, ismi günümüzde bir mahallede yaşatılan Saçaklı Mehmet Efendi, yüzyıllardan bu yana anlatılagelen ölüm hikâyesiyle “Ölüsü Paylaşılamayan Bilgin” olarak anılmaktadır. Mehmet Efendi’ye “Saçaklı” lakabı da sonradan verilmiştir. Ölüm hikâyesinde anlatılan olay ise kimine göre Maraş-Antep, kimine göre de Kilis-Antep arasında geçmektedir. Halkbilimci Araştırmacı-Yazar Cemil Cahit Güzelbey, olayın Kilis ile Antep arasında geçtiğini yazmıştır. İşte Güzelbey’in anlatımıyla Saçaklı’nın hayat hikâyesi:

Ölüsü paylaşılamayan bilgin
23-11-2020 13:57
23-11-2020 16:09
Google News
“Bundan 30 yıl önce Gaziantep’in güney ve güneydoğusunda şehre bitişik dere ve tepecikler baştanbaşa, batı ve kuzeydoğusundaki bazı yerlerde bölüm bölüm mezarlarla kaplıydı. Şehri seyredenlerin gözlerine ilk çarpan manzara ağaçsız mezarlıklardı.

Ataürk Gaziantep’e geldiğinde, böyle bir temaşa sırasında keskin bakışlarını güneydeki bir nokta üzerinde sabitleştirmiş ve sonra yanındakilere dönerek demiş ki:
-Şehir çevresinde en güzel yerler mezarlık yapılmış.

Zamanın Belediyesi büyük Ata’nın bu sözlerini bir direktif olarak kabul etmiş, bu uyarma sonucu eski mezarlıklar kaldırılmış şimdiki asri mezarlığa nakledilmiştir. Rahmetli Atatürk’ün bakışlarını üzerine durdurarak işaret ettiği bu yer olsa olsa Saçaklı tepedir. Gerçekten bugün Gaziantep’in üstünde kurulup yayıldığı yarımlı bütünlü 11-12 tepe ve sırtların temaşa bakımından en elverişlisi geniş bir görüş açısına sahip bulunanı Saçaklı’dır.

Bu tepeye niçin Saçaklı adı verilmiştir? Bunun sebebi ölüsü iki şehir arasında paylaşılamayan ölü bir kişinin bu tepede gömülü olmasıdır.
’"


Halk bir kimseyi olağanüstü tutup onu sevgi ve saygı halkası ile çerçeveledi mi bu defa da hayalini işletip, o kimseye insanüstü birtakım sıfatlar verir. Hatta velilik mertebesine yükseltir. İşte Saçaklı da halkın ruhuna taht kurmuş, adı ve hatırası büyük saygı ile anılan bir eren olmuştur.

Asıl adı Mehmet olan Saçaklı; Dülük Baba, Kurban Baba, Hacı Baba, Aydın Baba gibi yalnız manevi kişiliği ile gönüller sevgilisi bir veli değil; aynı zamanda yaşadığı devri geçen bilim dallarında ad yapmış ve bu sıfatla o çağlarda fikir adamlarının hayat hikâyelerini bir araya toplayan ve bir çeşit ansiklopedi olan tezkirelere de adı geçmiştir.

Saçaklı, manevi kişiliği bilimsel şahsiyetini örten kimselerdendir. Bu sebeple onun mezarını ziyaret edenlerin çoğu ilmî niteliğinden habersiz, onu sadece ermiş bir kişi olarak bilmiş ve bildirmişlerdir.

Saçaklı Mehmet Efendi aslen Maraşlıdır. Babasının adı Ebubekir’dir. Önce doğduğu yerde sonra yakın doğunun belli merkezlerinde öğrenim yapmış, bu arada birçok gezilere çıkmıştır. Tasavvufa da intisap eylemiş, 30’dan fazla eser yazmıştır. ‘Saçaklızâde düyadan bekâya intikal etti.’ mısrasının ebcet hesabı ile karşılığı olan 1145 yılında ölmüştür.

O henüz manevi olgunluğa tam ulaşmamış, bu âlemin pencereleri, ruhuna açılmamış bulunduğu ve daha ziyade maddeye değer veren bir molla olduğu zamanlarda bilgisine mağrur, dünya gösterisine düşkün kimse imiş. Öyle ki bu durumu ders okuttuğu öğrencilerin bile gözünden kaçmamış. Bir gün öğrencilerinden birinin derse ilgi göstermediğini kendi kendine bir şeylerle uğraştığını görünce bu hâlini talebenin yüzüne vurarak tekdir eder. Öğrenci durumunu hiç bozmaz şu cevabı verir:
-Hocam, derslerinize Hızır Aleyhisselâm geliyor. Ben onunla meşgulüm.
-Peki, bana niçin görünmüyor?
- O diyor ki, hocam dünya nimetlerine düşkündür. Bu haliyla beni göremez.

Bu olay Mehmet Efendi üzerinde büyük bir etki yapar. Kallavi sarığını cübbesini bir yana fırlatır, sırtına eskileri giyer, başına dokuma toplarından artan bir saçak sarar, kendini tanrı yoluna adar. Bundan sonra Mehmet unutulur. Saçaklı adı söylenir.

Saçaklı bir gün Kilis veya Antep yolcuğu sırasında ölür. Olay haber alınır. Her iki şehirden cenazenin başına koşarlar. Ancak olay yerinde bir çekişme ortaya çıkar, iki taraf da cenazeyi götürüp kendi topraklarına gömmek isterler. Anlaşmazlık büyür, çekişme nerede ise, silahlı bir çarpışmaya gidecek kızgınlık alır. Bu arada akil bir kişi ortaya çıkar. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Haceril Esved’in yoluna konmasındaki ihtilafı ve çözüm şeklini hatırlatan bir buluşla der ki:
-İki şehirden hangisi cenazenin bulunduğu yere yakınsa ölü oraya gömülmelidir. Bu teklif kabul edilir. Olay yeri ile iki şehir aralığı ölçülür. Gaziantep’in daha yakın olduğu anlaşıldığından burada gömülür.”

Haber: Başak AKAY
Kaynak: Bir Şehrin Hikâyesi GAZİANTEP HALK KÜLTÜRÜ YAZILARI CEMİL CAHİT GÜZELBEY, Dr. Mustafa GÜLTEKİN-Dr. Cevdet AVCI, 2015, s. 388
Fotoğraflar: İbrahim ALİSİNANOĞLU
 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP EDİN...
ARŞİV ARAMA
ANKET TÜMÜ
Gaziantep'te hangi belediyeyi daha başarılı buluyorsunuz?