17-08-2021 01:17
17-08-2021 01:27
Öğrencilik hayatı Pakistan’da geçen, uzun yıllar o coğrafyada yaşayan AK Parti Gaziantep milletvekili Ali Şahin. “Taliban’ı ilk gün kimler projelendirip Afganistan’a sürdü ise bugün Kabil’e sokanlar da kuşkusuz aynı isimler” diye konuştu.
-Afganistan’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder-
Afganistan’ın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da küresel ve bölgesel güçlerin birbirleriyle hesaplaşma ve mücadele sahası olmaya devam edeceğini kaydeden Şahin, “Bir çok güç hesaplaşmalarını bir heaplaşma alanı haline gelen Afganistan üzerinden gerçekleştirecek...
Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Pakistan’ın içinde olduğu coğrafya bütünü, dünya nüfusunun 2/3 ünü barındıran küresel ve nükleer rakiplerin kümeleştiği bir hesaplaşma coğrafyasıdır. Asya’nın kontrol ve gözetleme kulesi olan Afganistan bu hesaplaşma coğrafyasının merkez üssüdür...
“Afganistan’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder” der tarihçiler. Şimdi bu tanımlamayı Taliban’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder şeklinde güncellemek gerekiyor.” dedi.
-Türkiye Afganistan’da Amerika’nın taşeronu değildir.-
Şahin, “meseleye Türkiye açısından bakacak olursak” diyerek sözlerine şöyle devam etti; “20 yıldan bu yana Afganistan’da bulunan Türk Askeri Müslüman Afgan halkı tarafından “işgalci” olarak algılanmayan tek unsurdu. Ve bu sempati halen mevcut. Türkiye Afganistan’da eğitim, sağlık, istihdam, kalkınma ve istikrar olarak algılandı...
Afgan halkı nezdinde Türkiye’nin “Amerika’nın Afganistan’daki taşeronu” algısına asla düşmemesi gerekir . Çünkü Türkiye Afganistan’da ABD ile kıyaslanamayacak kadar güçlüdür ve değerlidir. Türkiye’nin eğer üstlenecekse Afganistan misyonunu bütün bir Afgan halkı nezdinde “muteber olmayan” kimi isimlere mesafeli durarak üstlenmesi bu misyonu çok daha güçlü kılacaktır. Türkiye’nin Afganistan misyon ve politikalarını Pakistan ve Katar işbirliği ile geliştirmesi bundan sonra üstlenilecek misyonlarını güçlü ve müemmen hale getirecektir. Taliban üzerinde Pakistan askeri ve istihbari, Katar ise siyasi ve diplomatik anlamda nüfuz sahibidir. Türkiye’nin bundan evvel olduğu gibi bundan sonra da daha güçlü bir şekilde Afganistan’da “kalıcı barış ve istikrarı” odaklayan çok daha kararlı ve planlı bir misyon üstlenmesi gerekiyor. Türkiye Afganistan içinde ve bölgede “Arabulucu” kimliğini inşa etmeli ve güçlendirmelidir. Afganlı mülteci konusu kimi bölge ülkeleri tarafından Türkiye üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanılmakta ve kullanılacaktır. Mülteci kartı bölgesel hesaplaşmaların önemli kartlarından biridir. Ve göç rotasının Batı olması nedeniyle Türkiye en fazla etkilenecek ülke olacaktır. Türkiye ister ASKERİ, ister SİYASİ, ister İNSANİ mutlaka ama mutlaka Afganistan’da bulunmalı ve söz sahibi olmalıdır. Afganistan medeniyet coğrafyamızın merkez üslerinden biridir. Stratejik anlamda Afganistan Türkiye’nin sınır karakoludur. Ankara’nın güvenliği Kabil’den başlar. Türkiye’nin Afganistan misyon ve politikalarını Pakistan ve Katar işbirliği ile geliştirmesi bundan sonra üstlenilecek misyonlarını güçlü ve müemmen hale getirecektir. Taliban üzerinde Pakistan askeri ve istihbari, Katar ise siyasi ve diplomatik anlamda nüfuz sahibidir.”
-Afganistan’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder-
Afganistan’ın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da küresel ve bölgesel güçlerin birbirleriyle hesaplaşma ve mücadele sahası olmaya devam edeceğini kaydeden Şahin, “Bir çok güç hesaplaşmalarını bir heaplaşma alanı haline gelen Afganistan üzerinden gerçekleştirecek...
Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Pakistan’ın içinde olduğu coğrafya bütünü, dünya nüfusunun 2/3 ünü barındıran küresel ve nükleer rakiplerin kümeleştiği bir hesaplaşma coğrafyasıdır. Asya’nın kontrol ve gözetleme kulesi olan Afganistan bu hesaplaşma coğrafyasının merkez üssüdür...
“Afganistan’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder” der tarihçiler. Şimdi bu tanımlamayı Taliban’ı kontrol eden Asya’yı kontrol eder şeklinde güncellemek gerekiyor.” dedi.
-Türkiye Afganistan’da Amerika’nın taşeronu değildir.-
Şahin, “meseleye Türkiye açısından bakacak olursak” diyerek sözlerine şöyle devam etti; “20 yıldan bu yana Afganistan’da bulunan Türk Askeri Müslüman Afgan halkı tarafından “işgalci” olarak algılanmayan tek unsurdu. Ve bu sempati halen mevcut. Türkiye Afganistan’da eğitim, sağlık, istihdam, kalkınma ve istikrar olarak algılandı...
Afgan halkı nezdinde Türkiye’nin “Amerika’nın Afganistan’daki taşeronu” algısına asla düşmemesi gerekir . Çünkü Türkiye Afganistan’da ABD ile kıyaslanamayacak kadar güçlüdür ve değerlidir. Türkiye’nin eğer üstlenecekse Afganistan misyonunu bütün bir Afgan halkı nezdinde “muteber olmayan” kimi isimlere mesafeli durarak üstlenmesi bu misyonu çok daha güçlü kılacaktır. Türkiye’nin Afganistan misyon ve politikalarını Pakistan ve Katar işbirliği ile geliştirmesi bundan sonra üstlenilecek misyonlarını güçlü ve müemmen hale getirecektir. Taliban üzerinde Pakistan askeri ve istihbari, Katar ise siyasi ve diplomatik anlamda nüfuz sahibidir. Türkiye’nin bundan evvel olduğu gibi bundan sonra da daha güçlü bir şekilde Afganistan’da “kalıcı barış ve istikrarı” odaklayan çok daha kararlı ve planlı bir misyon üstlenmesi gerekiyor. Türkiye Afganistan içinde ve bölgede “Arabulucu” kimliğini inşa etmeli ve güçlendirmelidir. Afganlı mülteci konusu kimi bölge ülkeleri tarafından Türkiye üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanılmakta ve kullanılacaktır. Mülteci kartı bölgesel hesaplaşmaların önemli kartlarından biridir. Ve göç rotasının Batı olması nedeniyle Türkiye en fazla etkilenecek ülke olacaktır. Türkiye ister ASKERİ, ister SİYASİ, ister İNSANİ mutlaka ama mutlaka Afganistan’da bulunmalı ve söz sahibi olmalıdır. Afganistan medeniyet coğrafyamızın merkez üslerinden biridir. Stratejik anlamda Afganistan Türkiye’nin sınır karakoludur. Ankara’nın güvenliği Kabil’den başlar. Türkiye’nin Afganistan misyon ve politikalarını Pakistan ve Katar işbirliği ile geliştirmesi bundan sonra üstlenilecek misyonlarını güçlü ve müemmen hale getirecektir. Taliban üzerinde Pakistan askeri ve istihbari, Katar ise siyasi ve diplomatik anlamda nüfuz sahibidir.”
