USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bakanlar geldi, milletvekillerimiz yine sütlü sahan gibi dizildiler

28-06-2021

Gaziantep, haftanın son 3 gününde üç bakanı ayrı ayrı ağırladı. Önce Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile beraber Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ı misafir ettik. Adalet Bakanı Gül’e misafir demeyelim, o ev sahibi sayılır. Önceki gün de Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank misafirimiz oldu.

Kimisi bize kimisi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Mustafa Doğan İnal’ın kardeşinin düğününe geldi. Düğüne gelenler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan da bulunuyordu.

Her ne sebepler gelirse gelsinler, gelenlerin hepsinin başımızın üstünde yeri var.

Ben, hoş gelişlerin hoş veya boş gidişler noktasında değilim…

Bu gelişlere bizden çok milletvekilleri seviniyor. AK Parti İl Başkanı seviniyor.

Bu bakanlar sayesinde toplum içine çıkabiliyorlar.

Sütlü sahan gibi bakanın sağına soluna diziliyorlar.

***

Şimdi bu kelamı ettim ya…

Yine bam tellerine basmış oldum.

Ama aralarından birisi de çıkıp demez ki;

“Yorum, adam pek de haksız sayılmaz! Yanımızda yöremizde Cumhurbaşkanı, bakan, belediye başkanları veya Vali olmazsa halkın içinde olduğumuzu gösterecek tek fotoğraf karemiz olmayacak.”

Demesinler… Demelerini de beklemiyorum.

“Ah, ne olur bir desinler” diye de yazmıyorum…

Ne işin keşkesinde ne de çünküsündeyim.

Ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri ile icraatı arasındaki o yaman çelişkideyim.

Erdoğan, partili Cumhurbaşkanı sıfatına kavuştuğunda…

AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk yaptığı konuşmayı hatırlayın.

Metal yorgunluktan dem vurmuştu…

“Hiç kimse kusura kalmasın bazı arkadaşlarla yollarımızı ayıracağız” demişti.

İlk bakışta, özgül ağırlığından çok daha ağır bir söz gibi gelmişti.

Metal yorgunluğun faturası çıka çıka 3-5 belediye başkanına çıktı.

Keza milletvekilleri için de aynı hislere sahipti.

Diğer şehirlerdeki tabloya pek vakıf değilim.

Ama Gaziantep perspektifinde baktığımda, sözler ile icraat arasında yaman çelişki şıppadak ortaya çıkıyor.

Şimdi önümüzde bir genel seçim var. Muhalefet, erken seçim diye dayatırken, iktidar ve ortaklarını mindere çekmeye çalışıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözbirliği etmişçesine; “Avcunuzu yalarsınız. Seçim 2023 de zamanında olacak” diyerek, şimdilik minderden uzak durmaya çalışıyorlar.

Doğrusunu da yapıyorlar.

Mevcut konjonktürde yapılacak bir erken seçim, 31 Mart vakasından daha kötü bir sonuçla karşı karşıya kalmak anlamına gelir.

Alınacak bir risk, Bahçeli’nin 2002’deki çıkışından, çok daha kötü bir sonuç doğurur.

İki yıllık zaman zarfında; özellikle ekonomide gözle görülür iyileşmeler yaşanırsa, 2023 o zaman az bir zararla atlatılabilir.

Cumhurbaşkanı, 2023’ün gelmiş geçmiş en zor seçim olacağının idrakinde…

Bunun bilinciyle her iki sözünden biri, belediye başkanları ve milletvekillerine oluyor.

“Belediye başkanlarımızın başarısı, 2023'teki seçimlerin sonuçlarını etkileyecek” diyor.

“Sosyal medya belediyeciliği yapmayın” diyor.

“Gönül belediyeciliği yapın” diyor.

Sonra milletvekillerine dönüyor…

“Halkın ayağına gidin” diyor.

“Esnaf ziyaretlerini ihmal etmeyin” diyor.

“Sahaya inin” diyor.

“Sahada olmadığınız bilgileri geliyor bana” diyor.

Cumhurbaşkanı tehlikenin farkında…

Belediye başkanlarına haşa bir sözüm olamaz.

Halkla her daim iç içeler…  Şu pandemide örnek ve rol model bir süreç geçirdiler.

Metal yorgunluğun teğet geçtiği milletvekillerine gelince…

Kılıçdaroğlu’nun ağzına laf veren bir milletvekili listesi önüme çıkıyor.

Hele şu son bakanlarla olan fotoğraflarına bakınca, yazdıklarımı adeta teyit ediyorlar.

Metal yorgunluk, 31 Mart’ta çare olmadı.

Hele, halihazırda kimilerine göre “Z kuşağı” bana göre “zamane kuşağı” bir nesil var ki…

5 veya 6 milyon yeni seçmenin adı demek.

Teşhiste artık hata yapma lüksünüz kalmadı.

O da metal değil, mental yorgunluk teşhisi koyulmasından geçer.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR