Lebalep uyduk hazır olan imama!
Ölümcül pandeminin seneyi devriyesindeyiz.
Bir yılda neler yaptık, neleri yapamadık veya neleri eksik yaptık?
Tek bildiğim; Almanlar gibi başladığımız mücadeleyi, Türk gibi devam ettiriyoruz.
Evde hayat var dedik. Cumartesi ve pazarları ömürlük payımızdan düştük.
Allah’a özürlerimizi bildirerek, camilerin kapısına “pandemi dolaysıyla kapalıyız” astık.
Çocuklarımız uzaktan eğitim ve öğretim görmek zorunda kaldı.
Belediyeler, STK’lar ve iş insanları yardımlaşmada birbirleriyle yarıştı.
Zimmen defterleri açıldı. Dar gelirli insanlarımızın fırın ve tüp borçları bir kalemde silindi.
Bu süreçte; tüm dünya, özellikle ABD ve Avrupa virüs karşısında ciddi irtifa kaybına uğrarken…Üç kuruşluk maske savaşları verirken…
Sağlık altyapımız ve sağlık ordumuzla iftihar ettik.
Maske üretiminde kendimize yettiğimiz gibi birçok ülkeye de maske yardımlarında bulunduk.
Batı entübe haldeyken, kendi yerli solunum cihazlarımızı yapmakla kalmadık, bu cihazları ihtiyaç sahibi ülkelere de ulaştırdık.
Bitti bitecek denilen virüste bugün; üçüncü veya bilemedim dördüncü piki yaşıyoruz.
ABD ve Avrupa, her pikten dersini aldı, tüm ezberlerini bozdu…
Türkiye, ne yaptı?
Almanlar gibi başlattığı ezberini, Türk usulü bozdu.
Batı, yeri geldi haftalara ve aylara yayılan tam kapanmaya gitti.
Türkiye, aç-kapa mutasyonunu test etti.
Daha da açık ifade etmek gerekirse;
Norveç Başbakanı Erna Solberg, doğum günü yemeği organize ettiği için koronavirüs tedbirlerini ihlal ettiği gerekçesiyle, 2 bin 352 dolar para cezasına çarptırıldı…
Türkiye’de ise lebalep parti kongreleri yapıldı.
Şimdiki zamandan örnek vermek gerekirse;
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in eşi Prens Philip'in cenaze töreni, ülkede devam eden koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle, cenaze töreni 30 kişiyle kısıtlı tutuldu. Bu sebeple, İngiltere Başbakanı Boris Johnson dahi cenaze törenine katılamayacak.
Ya bizde…
Ben, yanlış mı hatırlıyorum?
Bundan tam bir yıl önce 13 Nisan akşamı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, marketlerde izdihamın sorumlusu kendisi olduğunu ifade ederek, istifasını sunmamış mıydı?
Mekanı cennet olsun, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün annesinin cenazesinde; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici başta olmak üzere yüzlerce kişi, mesafesiz saf tuttular. Camilerde saflar, sosyal mesafeye çekilmemiş miydi?
Bu da kul hakkına girmez mi?
Daha iki hafta önce, Hayri Abi’yi (Şehitkamil Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hayri Özkeçeci) koronadan toprağa verdik.
Ne diyeyim;
İmam cemaat misali…
Lebalep uyduk hazır olan imama!
Ölümcül pandeminin seneyi devriyesindeyiz.
Bir yılda neler yaptık, neleri yapamadık veya neleri eksik yaptık?
Tek bildiğim; Almanlar gibi başladığımız mücadeleyi, Türk gibi devam ettiriyoruz.
Evde hayat var dedik. Cumartesi ve pazarları ömürlük payımızdan düştük.
Allah’a özürlerimizi bildirerek, camilerin kapısına “pandemi dolaysıyla kapalıyız” astık.
Çocuklarımız uzaktan eğitim ve öğretim görmek zorunda kaldı.
Belediyeler, STK’lar ve iş insanları yardımlaşmada birbirleriyle yarıştı.
Zimmen defterleri açıldı. Dar gelirli insanlarımızın fırın ve tüp borçları bir kalemde silindi.
Bu süreçte; tüm dünya, özellikle ABD ve Avrupa virüs karşısında ciddi irtifa kaybına uğrarken…Üç kuruşluk maske savaşları verirken…
Sağlık altyapımız ve sağlık ordumuzla iftihar ettik.
Maske üretiminde kendimize yettiğimiz gibi birçok ülkeye de maske yardımlarında bulunduk.
Batı entübe haldeyken, kendi yerli solunum cihazlarımızı yapmakla kalmadık, bu cihazları ihtiyaç sahibi ülkelere de ulaştırdık.
Bitti bitecek denilen virüste bugün; üçüncü veya bilemedim dördüncü piki yaşıyoruz.
ABD ve Avrupa, her pikten dersini aldı, tüm ezberlerini bozdu…
Türkiye, ne yaptı?
Almanlar gibi başlattığı ezberini, Türk usulü bozdu.
Batı, yeri geldi haftalara ve aylara yayılan tam kapanmaya gitti.
Türkiye, aç-kapa mutasyonunu test etti.
Daha da açık ifade etmek gerekirse;
Norveç Başbakanı Erna Solberg, doğum günü yemeği organize ettiği için koronavirüs tedbirlerini ihlal ettiği gerekçesiyle, 2 bin 352 dolar para cezasına çarptırıldı…
Türkiye’de ise lebalep parti kongreleri yapıldı.
Şimdiki zamandan örnek vermek gerekirse;
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in eşi Prens Philip'in cenaze töreni, ülkede devam eden koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle, cenaze töreni 30 kişiyle kısıtlı tutuldu. Bu sebeple, İngiltere Başbakanı Boris Johnson dahi cenaze törenine katılamayacak.
Ya bizde…
Ben, yanlış mı hatırlıyorum?
Bundan tam bir yıl önce 13 Nisan akşamı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, marketlerde izdihamın sorumlusu kendisi olduğunu ifade ederek, istifasını sunmamış mıydı?
Mekanı cennet olsun, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün annesinin cenazesinde; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici başta olmak üzere yüzlerce kişi, mesafesiz saf tuttular. Camilerde saflar, sosyal mesafeye çekilmemiş miydi?
Bu da kul hakkına girmez mi?
Daha iki hafta önce, Hayri Abi’yi (Şehitkamil Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Hayri Özkeçeci) koronadan toprağa verdik.
Ne diyeyim;
İmam cemaat misali…
Lebalep uyduk hazır olan imama!
