USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Aramızda Dolaşan Sinsi Tehlike!

Aramızda Dolaşan Sinsi Tehlike!
21-10-2021
Son günlerde başta Aziz şehrimiz olmak üzere şehirlerin çoğunu etkisi altına alan, bir çok yuvayı yıkıp bir çok hayatı daha yaşanmadan yarım bırakan bir sorunumuz var. Sık sık intihar haberleri okumamıza neden olan, fuhuş ve hırsızlık gibi suçların ortaya çıkış nedeni olan bu sorun hepinizin tahmin ettiği "Ateş Buz" denilen bela.
Şimdiye kadar bilinen/kullanılan bir uyuşturucu maddesinin yapamadığı yaparak neredeyse her yere ulaşan bu madde gözlerimizin önünde gençlerimizi bizden çalıyor. 
Dünyada bilinen ismiyle MET, narkotik ismiyle "metamfetamin" sokaklarda kristal, buz, ateş olarak biliniyor.  Renksiz ve kokusuz bir madde. Tamamen sentetik, görünümü kırılmış buz parçalarına ya da limon tuzuna benziyor. Burundan çekilebilir, sigara gibi içilebilir, damar yoluyla ya da ağızdan alınabilir. Etkisi 24 saate kadar sürebilir.
Genel olarak  az bir besinle uyumadan, dinlenmeden, günlerce ayakta kalmanıza neden olabiliyor. Beynin dopamin salgılamasını arttırıyor. Bu maddeyi alan kişi kendini daha canlı ve daha enerjik hissediyor. İlk kullanımda bağımlılık meydana getirebiliyor. İlk aldığınız doz zamanla yeterli gelmeyip zamanla dozu arttırma ihtiyacı hissedebiliyorsunuz. Bir kez kullandığınız zaman geri dönüşü olmayan bir yola girdiğiniz demektir. MET ile birlikte hayatınıza şizofrenide girmiş oluyor. Gerçek ve hayal arasındaki ilişkiyi kuramayarak halüsinasyon görmeye başlıyorsunuz. Etkisi 24 saat sürebiliyor. 
Yani "Ateş Buz" denen illetin hayatınıza girmesi ile birlikte; Yeme ve uyku bozuklukları, aşırı kilo kaybı, halüsinasyon, davranış bozuklukları, yoğun anksiyete, panik ve psikoza'da hayatınıza girmiş oluyor. Hayatınıza bunlar girerken tek kaybettiğiniz şey sağlığınızın bozulması olmuyor.
Hayatınızdan şeref, namus, onur, karakter, istikbal duygusu, aile sevgisi gibi bir çok duygu çekip gidiyor. Zamanla artan doz ihtiyacı ve bağımlılık ile baş edebilmek için erkekler hırsızlığa, kızlar fuhuşa sürükleniyor. Çalışıp çocuklarına bakan bir birey zamanla çalışamayacak ve çocuklarına bakamayacak hale geliyor. Çocuk bekar ise ihtiyacı olan parayı temin etmek için kendi anne ve babasına saldırabiliyor. Hızlı geçmek istemiyorum, ney ile karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayamazsak bu işin nelerle sonuçlanacağını öngöremeyiz. 
Evli bir erkek düşünün, bir arkadaş ortamında "dene bakalım bir" diyerek uzatılan zehri ret etmemiş. İlk kullanımda kendini süper kahraman gibi hissettiren bir his ile tanışmış, bu his geçip eskisi gibi hissettiğinde o süper kahraman hissine tekrar dönüşmek için tekrar kullanmış. Zamanla ilk aldığı doz beyne yeterli gelmeyip daha fazlasını istemiş. Çalışarak çocuklarına bakan bu birey zamanla çalışamaz hale gelmiş. Düzelir umuduyla kendisi çalışmaya başlayan eşi ise akşam eve çocukları için getirdiği parayı eşine vermek zorunda kalmış. Eşi bir gün ona yok dediğinde dayak yemiş, ikincide daha çok, üçüncüde daha çok.. Şayet kocasından ayrılmak için doğru anı bulamamış ise bir sonraki aşamada katledilmiş. Çocuklar bakımevine, baba cezaevine, anne ise mezara giderek bir aileden bir trajedi meydana gelmiş.
Anne babalar var birde. Çocukları bu maddenin esiri olup kendi çocuklarından dayak yiyen, kendi evlerine korka korka giden, gözlerinin önünde evdeki eşyaları tek tek satılan anne ve babalar... Yokluk hissi ile baş edemeyen evladı kendini öldürdüğünde "Kurtulduk şükür!" diyen anne babalar var! Polisin ellerine, ayaklarına sarılıp bizi oğlumuzdan kurtarın diyen anne babalar!
Kullanım çok yaygın, gidin bazı mahallelere belki içecek su satan yer bulamazsınız ama torbacı bulursunuz! 
Mevcut yasalar bu illetle mücadelede yeterli mi? Tartışılmalı! İçiciler ile satıcılar birbirine girmiş durumda. Ayrıca bu iş sadece Narkotik Şube'ye bırakılamayacak kadar tehlike arz ediyor. Sadece kolluk kuvvetlerinin bu zehirle mücadele etmesinden çok daha fazlasına ihtiyaç var. Bütün kurumların bu illetle mücadele etmesi gerekiyor. Sadece kurumların mı? Hayır! STK'ların, basının, siyasetçilerin, mahalle büyüklerinin, muhtarların, imamların, öğretmenlerin, ailelerin herkesin ama herkesin bu tehlike ile savaşması gerekiyor. Ortak hareket etmez "Bize ne!" dersek yarın bu tehlike bizimde kapımıza gelebilir! 
Daha fazla trajedi yaşanmadan, daha fazla yuva yıkılmadan, daha fazla gencimiz kendini bu zehirle yavaş yavaş yok etmeden bu zehirle mücadele etmeliyiz. Bu zehir korona kadar ölümcül ve korona kadar hızlı yayılıyor! Hayatımızdan biran önce yok olup gittiğini görmek temennisiyle..
Kalın Sağlıcakla..
A. Haşim Özyurt
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR