USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Suriyeli Mültecilerin Ötekileri: Domlar

Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) desteğiyle hazırlanan,"Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’de ki Durumu: Çaresiz Kamak" raporu yayınlandı.

Suriyeli Mültecilerin Ötekileri: Domlar
27-09-2015 13:09
Google News
Suriye’de, 5 yılına giren iç-savaş, bu ülkede yaşayan tüm etnik gruplar ve dinsel azınlıklara “zor günler”  yaşatıyor. Suriye için de rejimin ve cihatçı grupların ölümcül şiddetine maruz kalanlar, canlarını kurtarmak umuduyla diğer ülkelere sığınmak zorunda kalıyor. Özellikle bu ülkede yaşayan Dom grupları çatışmalarda taraf olmamalarına rağmen çatışan taraflarca şiddet ve dışlanmaya maruz kalıyorlar.

Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) desteğiyle hazırlanan yeni bir rapor Dom Mültecilerinin Türkiye’de ki mülteci yaşamlarını ve karşılaştıkları sorunları gözler önüne seriyor. Suriye’den Türkiye’ye sığınan Dom mülteciler konusundaki geniş kapsamlı araştırma projesinin bir parçası olarak yayınlanan bu rapor, araştırmacı Yeşim Yaprak Yıldız tarafından yazılmış. Uzun yıllardır Ortadoğu’da Dom gruplarla ilgili çalışmalar yapan Kemal Vural Tarlan, proje danışmanlığını yapmış. Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’de ki Durumu: Çaresiz Kalmak, adıyla yayınlanan raporda; Suriye’de yaşayan Domların tarihsel arka planına da ışık tutuyor, savaştan önce yaşadıkları şehirler, yaptıkları işler, geçim kaynakları, toplumsal hayatlarını bölümler halinde veriyor. 

Raporun saha çalışması: Adana, Ankara, Antakya, Batman, Diyarbakır, 

Gaziantep (İslahiye ve Nizip ilçeleri), Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş, Mardin 

(Kızıltepe ilçesi), Mersin ve Şanlıurfa (Akçakale, Birecik ve Viranşehirn ilçelerinde) 12 ilde, Eylül 2014 ile Ocak 2015 arasında yapılmış. Araştırmacıların, Domlarla,  bire bir yaptıkları görüşmelerde, savaşın başlamasıyla birlikte, Domların nasıl “iki ateş arasında kaldıklarını”,  bir yandan radikal cihatçı grupların bu topluluğa “yeterince Müslüman olmadıkları” gerekçesiyle evlerine ve mallarına el koyup, tehdit ve şiddet maruz bırakıldıklarını, diğer yandan Baas rejiminin, yıllardır yok sayıp, dışladığı ve büyük bölümüne kimlik dahi vermediği bu topluluğu, çetin iç savaş koşullarında, kıt kaynaklara ortak etmemek, göçe zorladığı, örneğin Halep’de Haydariye semti gibi tarihsel olarak Domların, yüzlerce yıldır, yaşadığı yerleri tamamen boşalttığını öğreniyoruz. Bu grupların geleceğin belirsizliğinden sakınmak ve korunmak amacıyla çatışmalardan uzak durmak, tarafsız kalmak istemlerine rağmen artan çatışma ve kaosun büyümesiyle, çatışan grupların ortak hedefi haline geldiklerin, evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldıklarını, bozulan yaşam şartlarıyla açlık, barınma, can güvenlikleri ortadan kalkmış, tek çare yolara düşmüşler. Diğer yüz binler gibi sınırları geçip, derme çatma çadırları ve bir kaç kap kacak yaşamlarını sürdürmeye başlamışlar.

Rapora göre, Türkiye’de yaşayan Domlar Suriyeli mültecilerin yaşadıkları sıkıntılara ek olarak, etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle gerek yetkililer, gerek yerel halk ve diğer Suriyeli mülteciler tarafından ayrımcılığa uğruyor. Suriye’den ülkemize sığınan Domlar, çoğunlukla kentlerin yoksul semtlerinde derme çatma evlerde, barakalarda yaşamaya çalışıyor. Büyük bir çoğunluğu Mardin’den Antakya’ya sınır boyunca kentlerin, kasabaların ve köylerin çevresinde derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Bir şekilde kamplara girebilmeyi başaranlar, kendilerini bildikleri dillere göre Kürt, Türkmen, Arap olarak gizlemeye çalışsalar da, kampın Arap, Kürt ve Türkmen sakinleri tarafından dışlanıyor ya da hırsızlıkla ve ahlaksızlıkla suçlanıyorlar. Diğer yandan kamp yönetimlerinin de önyargılı tutumlarına maruz kalıyorlar ve kamplarda barınamaz hale geliyorlar. Pek çoğu da, tel örgüler içine hapsolmamak, aşağılanmalara uğramamak, dışlanmamak için kamplardan uzak duruyor ve yeniden göçebe hayata dönüyor. Mevsimlik işçi olarak Akdeniz ve Orta Anadolu bölgelerine ucuz işgücü olarak gidiyor. Rapor, “istenmeyen misafirler” olarak tanımladığı  Dom mültecilerin yaşadıkları zorlukları, sınırdan geçiş, kayıt, kamp yaşamları, konaklama, beslenme, sağlık, eğitim, işsizlik, kadın ve çocukların özel ihtiyaçları açısından ele almış. Bu sorunların aşılası için Türkiye ve Uluslararası kamuoyuna tasfiyelerde bulunmuş. Raporda ayrıca Türkiye’de ki medyanın, Dom mültecilerin ağırlıklı olarak ‘Suriyeli dilenciler’ ya da ‘Suriyeli Çingeneler’ konulu negatif haberlerle gündeme getirmesi zorlu hayat koşullarını Dom mültecilerin kendi tercihleri ve hayat tarzı gibi sunmasına da eleştiri getirerek, bu üslupla yazılan haberler Dom mültecilerinin maruz kaldıkları ayrımcılıkların daha da körüklenmesine neden oluyor, tespitini yapmış. Rapor görsel olarak, aynı zamanda belgesel fotoğrafçı olan Kemal Vural Tarlan’ın fotoğraflarıyla zenginleştirilmiş. 


Domları tanıyalım



Domlar, Ortadoğu ülkelerinin nerdeyse hepsinde yaşayan, tahmini sayıları 5 milyon civarında etnik topluluklarından biridir. Hint-Avrupa dil ailesinden Domari olarak adlandırılan dili konuşan bu topluluk, Yüz yıllarca, demircilik, kalaycılık, dericilik, sepetçilik, dişçilik, sünnetçilik, müzisyenlik, falcılık, gibi zanaatları icra eden Domlar, bu gün artık bu zanaatların geçerliliğini yitirmesiyle mesleksiz kalmışlardır. Bu meslekleri icra etmek için göçebe olarak yaşayan bu topluluklar, Ortadoğu’nun tüm kentlerinde, derme çatma evlerde, kışı geçirmek için, 3-4 aylığına yerleşik hayata geçer, yılın diğer aylarında göçebe olarak mesleklerini yapmak için konup göçerlerdi. Yüzyıllardır birlikte yaşadıkları halkların, iş aletleri, mutfak eşyaları, gibi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan bu halk, nüfusun artması, sanayiinin ve seri üretimin gelişimiyle, atalarının zanaatlarını yapamaz duruma düştüler. Özellikle Ortadoğu’da ki çalkantılı siyasal ve toplumsal yaşam, iç-savaş ve çatışmalı ortam bu insanların yaşamlarını gün geçtikçe zorlaştırmaya başladı.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP EDİN...
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
ANKET TÜMÜ
Gaziantep'te hangi belediyeyi daha başarılı buluyorsunuz?