Sonbahar aylarında hava sıcaklığında yaşanan değişiklikler ve özellikle okul gibi kapalı alanlarda çocukların daha fazla bir arada olması bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarırken, çocuklarda el-ayak-ağız hastalığı olarak adlandırılan viral enfeksiyon, son yıllarda ülkemizde de en sık görülen enfeksiyon hastalıklarından biri olarak öne çıkıyor. Çocuk ve bebeklerde; ateş, beslenme güçlüğü, halsizlik gibi belirtilere yol açtığından dolayı ebeveynlere bir hayli zorlu günler yaşatan el-ayak-ağız hastalığı ile ilgili bilgiler veren Özel Esentepe Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Mustafa Şenyurt, bunun çoğunlukla 5 yaş altı çocuklarda görüldüğünü söyledi. Şenşurt, hastalığın sıklıkla ateş, iştahsızlık ve boğaz ağrısı ile başladığını ve ateş başladıktan 2-3 gün sonra da ağızda ağrılı ve su dolu döküntüler meydana geldiğini bildirdi.
Döküntülerin ellerde, ayaklarda, dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede de olabildiğini aktaran Dr. Mustafa Şenyurt, özellikle bebeklerde ağızdaki yaralar sebebi ile yutma güçlüğü ve beslenememe olabildiğini belirterek, “Hastaların hepsinde bütün döküntüler aynı anda olmayabilir. Sadece ayakta, elde veya ağızda sınırlı bir alanda görülebilir. Çok nadiren aseptik menenjit veya ensefalit gibi ağır komplikasyonlara sebebiyet verebilen bu hastalık, insandan insana bulaşabilmektedir. Hastalığa neden olan virüsler burun ve boğaz bölgesine yerleşir. Ayrıca gaitada ve döküntülerin içindeki sıvılarda bulunurlar. En çok 3-6 yaş arasından görülen "el-ayak-ağız sendromu", bağışıklık sistemi zayıf çocuklarda daha ağır seyretmektedir” dedi.
Toplu yaşama alanlarında bu hastalığın bulaşma riskinin fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Mustafa Şenyurt; “Özellikle sonbaharda artış gösteren bu hastalığa karşı ailelerin çocuklarının el, ayak ve ağız temizliğine dikkat etmesi gerekiyor. Bulaştırıcılık özelliği bulunduğundan, bulaşıcı hastalıklarda alınan genel önlemler bu hastalık için de geçerlidir. Hastalık, diğer çoğu viral hastalıklarda olduğu gibi 1 hafta 10 günlük doğal seyrini tamamlar ve tedavi edilmezse de kendiliğinden geçer. El-ayak-ağız hastalığı olan çocuğun annesi ellerini sık sık yıkamalı, tuvaletleri çamaşır suyu ile dezenfekte etmeli, oyuncakları iyice temizlemelidir. Evin odaları her gün en az 30 dakika havalandırılmalı, çocuğun pijamaları, kıyafetleri ve çorapları günlük olarak değiştirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Döküntülerin ellerde, ayaklarda, dizlerde, dirseklerde, kalçada veya genital bölgede de olabildiğini aktaran Dr. Mustafa Şenyurt, özellikle bebeklerde ağızdaki yaralar sebebi ile yutma güçlüğü ve beslenememe olabildiğini belirterek, “Hastaların hepsinde bütün döküntüler aynı anda olmayabilir. Sadece ayakta, elde veya ağızda sınırlı bir alanda görülebilir. Çok nadiren aseptik menenjit veya ensefalit gibi ağır komplikasyonlara sebebiyet verebilen bu hastalık, insandan insana bulaşabilmektedir. Hastalığa neden olan virüsler burun ve boğaz bölgesine yerleşir. Ayrıca gaitada ve döküntülerin içindeki sıvılarda bulunurlar. En çok 3-6 yaş arasından görülen "el-ayak-ağız sendromu", bağışıklık sistemi zayıf çocuklarda daha ağır seyretmektedir” dedi.
Toplu yaşama alanlarında bu hastalığın bulaşma riskinin fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Mustafa Şenyurt; “Özellikle sonbaharda artış gösteren bu hastalığa karşı ailelerin çocuklarının el, ayak ve ağız temizliğine dikkat etmesi gerekiyor. Bulaştırıcılık özelliği bulunduğundan, bulaşıcı hastalıklarda alınan genel önlemler bu hastalık için de geçerlidir. Hastalık, diğer çoğu viral hastalıklarda olduğu gibi 1 hafta 10 günlük doğal seyrini tamamlar ve tedavi edilmezse de kendiliğinden geçer. El-ayak-ağız hastalığı olan çocuğun annesi ellerini sık sık yıkamalı, tuvaletleri çamaşır suyu ile dezenfekte etmeli, oyuncakları iyice temizlemelidir. Evin odaları her gün en az 30 dakika havalandırılmalı, çocuğun pijamaları, kıyafetleri ve çorapları günlük olarak değiştirilmelidir” ifadelerini kullandı.