Araştırmacı-Yazar Akten Köylüoğlu, caminin yerinde büyük bir ceviz ağacı olduğunu, “Boyacı Yusuf” isminde bir zatın oradan geçmesiyle hikâyenin başladığını Mega Haber’e anlattı:
“Geçerken bir bakıyor ki ağaca bir adam asılmış, harıltılarla kurtulmaya çalışıyor. Hemen gidiyor, ağaçtan ipini kesiyor adamın yere düşürüyor. Adamın iki eli ipte, durduğu yerde diyor ki: ‘Sen benim canımı kurtardın, ben sana minnet borçluyum. Sen beni tanıdın mı?’ – Ben seni nerden tanıyacağım, diyor. ‘Ben şöyle bir eşkıyayım, böyle bir eşkıyayım, vururum kırarım, alırım satarım.’ Onu deyince: ‘Yürü baba yürü! Senin gezginliğin benim bıçağım kadar bile değilmiş.’ diyor ve ona hakareten bir söz söyleyip, geçip, gidiyor.
Aradan geçen zamanın ardından yine aynı ceviz ağacının altında bu sefer apoletler, sırmalı elbiseler içinde, atı yanında duran bir adam olduğunu aktaran Köylüoğlu, şöyle devam etti:
“ Sesleniyor Boyacı Yusuf’a. ‘Sen beni tanıdın mı?’ diyor. Yusuf hemen önünü ilikliyor: ‘Yok abi, nereden tanıyacağım sizi?’ diyor. ‘Benim ipimi bıçaklamıştın. Ben o adamım. Ben bir çevrenin eşkıyasıydım. Herkesi kasıp kavuruyordum. Bir gelin alayına rastladım. O gelin çok güzel bir gelindi.
Ben de onu almayı düşündüm ama o gelin öyle bir yalvardı ki bana ve ‘Ben ölünceye kadar sana dua ederim.’ dedi. Ben de gelinin o haline çok üzüldüm. Götürdüm damadın evine ve ‘Bu benim sana emanetim, eğer bu kıza bir şey olursa iki elim yakandan gitmez, benden kurtulamazsın.’ dedim, emanet ettim. O da iki elini açtı, elleri kınalıydı ve bana: ‘Sana ölünceye kadar duacıyım.’ dedi. Ben oradan çıktım, geldim.
Beni buraya öbür eşkıyalar astığı zaman iki kınalı el ipimi tuttu ve benim boğulmamı önledi. O sayede sen de benim ipimi bıçakladın. O şekilde kurtuldum.’ diyor.”
Köylüoğlu’nun anlattığına göre; Boyacı Yusuf: “Peki.” diyor, hürmet ediyor adama. “Ben şuraya bir emanet bıraktım. Bunu benden kabul et.” diyor. Bir heybe dolusu altın bırakıyor. Adam ata binip gidiyor. Boyacı Yusuf elini uzatıyor ki altın. “Ben bu kadar altını ne yapayım? Ben hayatımda bir tanesini görmemişim.” diyor. Alıyor, götürüyor evine. “Bari buraya bir cami yaptırayım da hiç olmazsa bir hayır olsun.” diyor ve Boyacı Camisi’ni yaptırıyor Boyacı Yusuf.
Haber: Başak AKAY
“Geçerken bir bakıyor ki ağaca bir adam asılmış, harıltılarla kurtulmaya çalışıyor. Hemen gidiyor, ağaçtan ipini kesiyor adamın yere düşürüyor. Adamın iki eli ipte, durduğu yerde diyor ki: ‘Sen benim canımı kurtardın, ben sana minnet borçluyum. Sen beni tanıdın mı?’ – Ben seni nerden tanıyacağım, diyor. ‘Ben şöyle bir eşkıyayım, böyle bir eşkıyayım, vururum kırarım, alırım satarım.’ Onu deyince: ‘Yürü baba yürü! Senin gezginliğin benim bıçağım kadar bile değilmiş.’ diyor ve ona hakareten bir söz söyleyip, geçip, gidiyor.
Aradan geçen zamanın ardından yine aynı ceviz ağacının altında bu sefer apoletler, sırmalı elbiseler içinde, atı yanında duran bir adam olduğunu aktaran Köylüoğlu, şöyle devam etti:
“ Sesleniyor Boyacı Yusuf’a. ‘Sen beni tanıdın mı?’ diyor. Yusuf hemen önünü ilikliyor: ‘Yok abi, nereden tanıyacağım sizi?’ diyor. ‘Benim ipimi bıçaklamıştın. Ben o adamım. Ben bir çevrenin eşkıyasıydım. Herkesi kasıp kavuruyordum. Bir gelin alayına rastladım. O gelin çok güzel bir gelindi.
Ben de onu almayı düşündüm ama o gelin öyle bir yalvardı ki bana ve ‘Ben ölünceye kadar sana dua ederim.’ dedi. Ben de gelinin o haline çok üzüldüm. Götürdüm damadın evine ve ‘Bu benim sana emanetim, eğer bu kıza bir şey olursa iki elim yakandan gitmez, benden kurtulamazsın.’ dedim, emanet ettim. O da iki elini açtı, elleri kınalıydı ve bana: ‘Sana ölünceye kadar duacıyım.’ dedi. Ben oradan çıktım, geldim.
Beni buraya öbür eşkıyalar astığı zaman iki kınalı el ipimi tuttu ve benim boğulmamı önledi. O sayede sen de benim ipimi bıçakladın. O şekilde kurtuldum.’ diyor.”
Köylüoğlu’nun anlattığına göre; Boyacı Yusuf: “Peki.” diyor, hürmet ediyor adama. “Ben şuraya bir emanet bıraktım. Bunu benden kabul et.” diyor. Bir heybe dolusu altın bırakıyor. Adam ata binip gidiyor. Boyacı Yusuf elini uzatıyor ki altın. “Ben bu kadar altını ne yapayım? Ben hayatımda bir tanesini görmemişim.” diyor. Alıyor, götürüyor evine. “Bari buraya bir cami yaptırayım da hiç olmazsa bir hayır olsun.” diyor ve Boyacı Camisi’ni yaptırıyor Boyacı Yusuf.
Haber: Başak AKAY