Avusturya'da İslam karşıtı Başbakan Kurz'un yolsuzluk soruşturması sonucu istifası tartışı

Viyana

İçişleri Bakanlığı bünyesinde 2011'de kurulan entegrasyon müsteşarlığına henüz 25 yaşındayken getirilen Kurz, bu dönemde Müslüman, göçmen ve Türklerle kurduğu iyi ilişkilerle siyaset arenasında kendini göstermeye başladı.

Kurz, "Uyumun başörtüsü takıp takmamaya indirgenmemesi gerektiğine" yönelik sözleriyle göçmenlerin ilgisini kazanırken, Sosyal Demokratlar (SPÖ) karşısında varlık gösteremeyen merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) içinde de yükselmeyi sürdürdü.

DışiÅŸleri Bakanlığına getirildiÄŸi 2013’te, 27 yaşında Avrupa BirliÄŸi’nin (AB) en genç dışiÅŸleri bakanı unvanına sahip olan Kurz’un, Türkiye, Ä°slam ve göçmenlere yönelik yaklaşımı bu dönemde deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı.

Aşırı sağa kayan oylara yöneldi

Avrupa’da 2015’te yaÅŸanan sığınmacı krizi sonrasında Sosyal Demokrat ve merkez saÄŸ partilerin oy oranlarının düşmesi ve aşırı saÄŸcı partilerin önlenemez yükseliÅŸi karşısında Kurz, göçmen ve Müslüman karşıtı söyleme yönelerek, aşırı saÄŸa kayan oylara göz dikti.

Kurz, ilk olarak 1912’de yürürlüğe giren, ülkede Ä°slam dininin resmen kabul edilmesi ve Müslümanların haklarını garanti altına alan "Ä°slam Yasası"nı deÄŸiÅŸtirdi. Bu deÄŸiÅŸiklikle Müslümanların hakları sınırlandırılırken, Avusturya’da resmen kabul edilen 16 dini cemaat arasında Müslüman toplumu ayrımcılığa maruz kaldı.

Devletin dini cemaatlerin iç işlerine müdahale etmediği ülkede, yasadaki değişiklikle Müslümanlara ait kurum ve kuruluşlara yurt dışından yapılan finansal destek tamamen yasaklanırken, resmi otorite olarak kabul edilen Avusturya İslam Cemaatine (İGGÖ) başbakanın daha rahat müdahalede bulunmasına olanak sağlayacak şekilde yetkileri genişletildi.

Türkiye karşıtlığı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe giriÅŸiminin ardından Ankara’yı doÄŸrudan karşısına alan Kurz, Türkiye karşıtı söylemi sayesinde aşırı saÄŸa kayan seçmenin ilgisini çekmeyi baÅŸardı. Daha sonraki yıllarda seçim süreçleri baÅŸta olmak üzere kendisine yönelik çeÅŸitli suçlamaları örtbas etmek için göçmen, Müslüman ve Türkiye karşıtı söyleme sıklıkla baÅŸvurdu.

ÖVP’nin genel baÅŸkanlığına getirildiÄŸi 2017’de düzenlenen seçimde, aşırı saÄŸcı partinin Ä°slam ve göçmen karşıtı söylemini birebir merkez saÄŸa taşıyarak, sandıktan birinci parti olarak çıktı.

Aşırı saÄŸcı partiyle koalisyon ortağı olan Kurz’un baÅŸbakanlık görevini üstlendiÄŸi ilk hükümet programında, "siyasal Ä°slam"la mücadele, sığınmacıların ülkeye giriÅŸlerinin sonlandırılması, ülkedeki mültecilerin haklarının kısıtlanması ve Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakerelerinin sonlandırılması gibi maddeler dikkat çekiyordu.

Peçe ve başörtüsü yasağı

Birinci Kurz dönemi olarak adlandırılan ve yaklaşık 17 ay süren iktidarında, kamuoyunda "peçe ya da burka yasağı" olarak bilinen düzenlemeyi hayata geçirdi. Yok denecek kadar az kadının peçe taktığı Avusturya’da aşırı saÄŸcı hükümetin aldığı bu karar toplumun birçok kesimi tarafından eleÅŸtirildi.

Neredeyse hiçbir çocuğun takmadığı başörtüsünü anaokullarında yasaklayan Kurz, yasağı ilkokulu kapsayacak şekilde genişletti. Yahudi ve Sih dinine mensup çocukların kipa ve türban takmalarına izin verilirken başörtüsünün yasaklanması iktidar eliyle yapılan açık bir ayrımcılık olarak ülke tarihine geçti.

Başörtüsü yasağını ortaokula taşımayı planlayan Kurz ve ekibi, anayasa mahkemesinin 2020’de ilkokullarda uygulanan başörtüsü yasağının anayasaya aykırı olduÄŸuna hükmetmesinin ardından bu düzenlemeyi kaldırmak zorunda kaldı.

Getto sınıfları

Sözde göçmen çocuklarının Almancayı daha iyi öğrenmelerini saÄŸlamak amacıyla “Almanca teÅŸvik sınıfları” kuruldu. BaÅŸta eÄŸitmenler olarak, çeÅŸitli kesimlerden uzmanların karşı çıktığı bu düzenleme kamuoyunda "getto sınıfları" olarak adlandırıldı.

Göçmen kökenli ailelerin kabusuna dönüşen bu düzenleme nedeniyle çocuklar yıl kaybı yaşarken, akranlarından farklı bir muameleye tabi tutuldukları için ayrımcılığa maruz kaldı.

Siyasal Ä°slam

Siyasal Ä°slam’la mücadele ifadesini ülkenin siyasi literatürüne sokan Kurz, bilimsel olarak tanımı yapılmamış bu ifade üzerinden Müslümanların haklarını kısıtlayıcı adımlar attı.

Kurz iktidarında, ülkede Müslümanlara ait cami, okul, dernek gibi kurumları mercek altına alan, bir nevi "fişleme faaliyeti yürüten" bir dokümantasyon merkezi kuruldu.

"İslam Haritası"

Söz konusu merkez tarafından “Ä°slam Haritası” adı verilen çevirim içi bir uygulamayla Müslümanlara ait 600 üzerinde derneÄŸin detaylı bilgileri paylaşıldı. FiÅŸlemeyi andıran bu çalışma toplumun çeÅŸitli kesimlerinin yoÄŸun tepkisi sonucunda kaldırıldı.

Avusturya’da Kasım 2020’de terörle mücadele adı altında aralarında Siyaset Bilimci Dr. Farid Hafez’in de bulunduÄŸu 30 Müslüman akademisyen ve aktiviste yönelik polis baskınları düzenlendi.

Sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonda polisin uyguladığı orantısız şiddet nedeniyle 100'e yakın Müslüman, "terörist" muamelesine maruz bırakılırken, başta çocuklar olmak üzere kadınlar ciddi psikolojik sorunlar yaşadı.

Ãœlkede 2 Kasım 2020’de 4 kiÅŸinin ölümüne yol açan terör saldırısı sonrasında terörle mücadele yasasını deÄŸiÅŸtiren hükümet, yasa kapsamında bir kez daha Ä°slam Yasası’nı deÄŸiÅŸtirerek, Müslümanların haklarını kısıtlayıcı düzenlemelere imza attı.

Kurz’un iktidara geldiÄŸi 2017’den itibaren yakın çevresinde yer alan 4 bakana yönelik yolsuzluk soruÅŸturmaları baÅŸlatıldı.

Son olarak eski Başbakan Kurz hakkında rüşvet, yolsuzluk ve güveni kötüye kullanmak suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Suçlamaları kabul etmeyen Kurz, dün istifa etti.