Aman okullara dikkat!

Ruhi Aytaç
Ruhi Aytaç
Aman okullara dikkat!
08-03-2021
Aman okullara dikkat!
Korona illetiyle verilen hayati mücadelede bir yılı doldurduk.

İnsanın fıtratına ters koca bir yıl…

Ağızlarımızı ve burunlarımızı kapatan; maskeli koca bir yıl…

Maalesef bu koca yılda kayıplarımız da oldu. 

Sevdiğimiz, uzaktan tanıdığımız veya hiç tanımadığımız nice insanlarımızı toprağa verdik.

Biz, ekonomik olarak elbette bir ABD veya Almanya olamayız.

Salgınla mücadelede bu ülkelerin kullandıkların kaynağın yanından bile geçemeyiz.

Lakin ABD ve Almanya, milyarlık hatta trilyonluk kaynaklarına rağmen, bir Türkiye kadar olamadılar.

Devlet ve millet olarak böylesine paha biçilmez bir fedakarlık yaptık.

İşyerlerimizi kapattık… Okullarımızı kapattık… Camilerimizi kapattık… Sokaklarımızı kapattık… Hürriyetimize pranga vurduk… Belki ekonomik olarak çok sıkıntılar yaşadık ama koronavirüse karşı özellikle sağlık altyapımızla olağanüstü bir mücadele örneği verdik.

Daha vermeye devam edeceğiz.

Cumartesi ve pazarlarımızı aralık ayından bu yana senelik payımızdan düşürdüler.

Mart şimdi, kapı aralığından kısmi normalleşmeye şöyle bir baktırdı.

Aman dikkat!

Henüz aşılarımızı tamamlamamışken, aceleci davranmayalım.

Bu virüs, atın ölümü arpadan olsun diyeceğimiz bir virüs değil.

Bu virüs, şaka ve espri kaldırmadığını bize acı bir şekilde gösterdi.

Mevcut şartlarda koronayla kumar oynamaya kalktığımızda kaybeden yine biz oluruz.

Daha açıkça ifade etmek gerekirse; Bir yıllık verilen mücadele ve fedakarlıklarımızın tekrar entübe olmasından endişe ediyorum.

Gaziantep’in 4 haftalık vaka tablosu, ne demek istediğimi maalesef çok daha iyi izah ediyor.

4 Hafta önce, yüzbin nüfusta 26,72 vaka sayısına sahip olan Gaziantep, bugün 44.40’a yükseldi.

Lokanta ve kafelerin açılmasıyla bu rakamlar daha da artacaktır.

Minimize bir artış tölere edilebilir.

Ama fazlası… bizi tekrar ta aralık başına götürür ki, o zaman millet olarak, “Oynatmaya az kaldı” safhasına geliriz.

Elbette bunu hiç kimse istemez.

Ne devlet, bu yükü daha fazla taşıyabilir.

Ne de millet olarak, daha fazla fedakarlıkta bulunmaya mecalimiz var.

Bu süreçte okullara ayrı bir parantez açmak zorundayız.

Tüm notayı lokanta ve kafelere verirken, okulları sakın ıskalamayalım.

Özellikle okullar konusunda bir değil bin defa düşünmek zorundayız.

Ki tecrübeyle sabit bir durumla karşı karşıyayız.

Yaşanmışlıklarımız var… Vefatlarımız var…

Herkesin malumu Gaziantep, en yüksek piki kasım ayında yaşadı.

Gaziantep, özellikle kasım ayında, vaka ve vefat sayısı bakımından Türkiye’de ilk 5 şehir arasına yer alıyordu.

Alınan yerinde tedbirler, kafe ve lokantalarla birlikte okulların tekrar uzaktan eğitime dönmesi, Gaziantep’i bir anda ilk 5 şehir arasından 68. şehir haline getirdi.

Bu, sadece kafe ve lokantaların kapatılmasıyla sağlanmadı.

Rakamların düşmesinde okulların uzaktan eğitime geri dönmesi de etkili oldu.

Bu, öyle afaki bir tespit değil.

Sağlık ve eğitim dünyasının uzman ve yetkililerinin ortaya koyduğu bir tespittir.

Okullar, kasım ayındaki piki tetikleyen faktörlerden biri oldu. 

Ne kadar tedbir alınırsa alınsın, okullar bulaşı merkezlerinin başında geliyordu.

Okul içinde gerekli tedbirler alınsa da teneffüslerde mesafe ortadan kalkar, maskeler atılır.

Böyle böyle çocuklar, virüsü okuldan eve taşıdılar. Bu da bulaşın artmasını tetikledi.

Müşterilerin yaşı ve konumu gereği, kafe ve lokantalara getirilen kurallar, okullara göre daha kolay uygulanabilir.

“Çocuktur” bakış açısıyla bakıldığında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.

Bu nedenle kafe ve lokantalardan ziyade okullara çok daha dikkat etmek zorundayız.

Bu çağrım; okul idaresine… öğretmene… veliye ve en son öğrencileredir.

“Evde hayat var” sloganımızı ve hassasiyetimizi okullara taşımalıyız…

Aksi halde Mart kapıdan tekrar Kasım’a baktırır…

Bunu da hiçbirimiz istemez.

Lütfen yazımızı kışa çevirmeyin! 

 
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?