20’li yaşlarındaki Gaziantepli gençler, 5 Haziran’da başlayan savaşın ertesi gününde bildiri yayımlayarak, Arap ülkelerini desteklediklerini açıklayan İstanbul’daki devrimci gençlik örgütlerinin hareketine katıldılar.
Filistin’e gidip, El Fetih örgütünde İsrail’e karşı Yaser Arafat’ın yanında savaşan Gaziantepli o gençlerin; Abdülkadir Yaşargün, Mustafa Çelik, Celal Özcan ve Ahmet Kınacılar olduğu ortaya çıktı.
Savaşta can veren ve Filistin’de defnedilen Gaziantepli Mustafa Çelik, savaşın ilk devrimci şehidi oldu.
Gençleri harekete geçiren ve yayımladıkları bildiride yer alan esas gerekçe ise “Ortadoğu ülkelerinin değil, petrol sömürüsünü sürdürmek isteyen ve iki tarafa da silah satan emperyalistlerin yararınadır.” görüşüydü.
Filistin’e ilk olarak Abdülkadir Yaşargün, Mustafa Çelik ve Celal Özcan gitti. Moskova’ya gidip, siyasal eğitim almayı amaçlayan gençler, bunun yolunun Şam'dan geçtiğinin farkındaydı ancak burada Sovyet Elçisi’yle anlaşamayınca El Fetih’e katıldılar.
İsrail’e karşı savaşan Rahmetli Celal Özcan, El Fetih’e nasıl katıldıklarını şöyle anlattı:
"Kadir ile Sovyetler Birliği'ne gidememiştik. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Suriye yönetimi bizi takdirle karşıladığı için bir camiye yerleştirmişti. Orada kalıyorduk, orada barınıyorduk.
Bir gün avluda oturuyoruz. Tütün sardım. Ama çakmak yok. Birine işaret ettim. Geldi, bize kibritini verdi. Kibritin üzerinde Arapça bir şeyler yazıyordu. Bizimle konuşmaya çalıştı ama olmalı anlaşamadık.
Türkçe bilen bir Arap'a sorduk, "Bu kim? diye. Bize Filistinli olduğunu söyleyince kafamızda bir ışık yandı. Emperyalist saldırıya karşı, Arafat'ın yanında olmak için Filistin'e gidecektik. Evet, böyle karar verdik. Bizi Filistin'e yolu bilen Suriyeli rehberler götürdü."
Gaziantepli gençler, aldıkları 4 aylık eğitimden sonra İsraillilerle çatışmalara girdiler. Mustafa Çelik, 8 Haziran 1969 günü şehit oldu. Abdülkadir Yaşargün ise bir süre sonra hastalanınca yurda geri döndü.
Daha sonra Hüseyin İnan ve 13 arkadaşını Filistin’e götüren Yaşargün, dönüşte yakalandı. Cezaevinden çıktıktan sonra soluğu yine Filistin’de aldı.Türkiye’ye dönerken, Samandağ’daki operasyonda yakalanıp, idamla yargılandı ve 15 yıl hüküm giydi. Hapiste 5 yıl yatıp, çıktı.
MUSTAFA ÇELİK’E NE OLDU?
Mustafa Çelik, Gaziantep Ticaret Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra bir anda ortadan kayboldu. Bir akrabasına mektup gönderen Çelik, Filistin´de El-Fetih’e katıldığını belirtti. Bir süre geçtikten sonra Çelik´in Filistin´de öldürüldüğü haberi geldi.
Çelik´in ölümünün ardından ailesi, Filistin lideri Yaser Arafat tarafından aylığa bağlandı. Oğlunun ölümünün ardından eşinin Yaser Arafat´la Şam´da görüştüğünü anlatan anne Sultan Çelik, “Babasına kan parası verilmiş, bana da hesap açıldı. Geçtiğimiz yıllara kadar gidip Şam’dan elden alıyorduk. Daha sonra bankaya yatırılmaya başlandı.” diye konuştu.
“İŞGALE VE ÖLÜMLERE BİR AN ÖNCE SON VERİN!”
Filistin halkının bugün de aynen liderleri Yaser Arafat gibi rahat bırakılmadığını söyleyen Sultan Çelik, İsrail yönetimine “İşgale ve ölümlere bir an önce son verin!” çağrısında bulundu.
Çelik, 1970 yılında Filistin’e giderek, El-Fetih Örgütü saflarında İsrail’e karşı savaşında şehit düşen oğlu Mustafa Çelik için Filistin yönetimi tarafından kendisine her yıl bin liralık süt parası gönderildiğini ifade etti.
Parayı kabul etmemesine rağmen ısrarla gönderildiğini bildiren Sultan Çelik, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgali ile ilgili, “Bugün haberlerde izlediğim görüntüler karşısında yaşlı yüreğim dayanamıyor. Ağlıyorum, kahrediyorum ama elimden bir şey gelmiyor. İsrail askerleri gözü dönmüş bir şekilde saldırıları karşısında dünya devletlerinin sessiz kalması bizleri daha da üzüyor” ifadelerini kullandı.
Filistin’e gidip, El Fetih örgütünde İsrail’e karşı Yaser Arafat’ın yanında savaşan Gaziantepli o gençlerin; Abdülkadir Yaşargün, Mustafa Çelik, Celal Özcan ve Ahmet Kınacılar olduğu ortaya çıktı.
Savaşta can veren ve Filistin’de defnedilen Gaziantepli Mustafa Çelik, savaşın ilk devrimci şehidi oldu.
Gençleri harekete geçiren ve yayımladıkları bildiride yer alan esas gerekçe ise “Ortadoğu ülkelerinin değil, petrol sömürüsünü sürdürmek isteyen ve iki tarafa da silah satan emperyalistlerin yararınadır.” görüşüydü.
Filistin’e ilk olarak Abdülkadir Yaşargün, Mustafa Çelik ve Celal Özcan gitti. Moskova’ya gidip, siyasal eğitim almayı amaçlayan gençler, bunun yolunun Şam'dan geçtiğinin farkındaydı ancak burada Sovyet Elçisi’yle anlaşamayınca El Fetih’e katıldılar.
İsrail’e karşı savaşan Rahmetli Celal Özcan, El Fetih’e nasıl katıldıklarını şöyle anlattı:
"Kadir ile Sovyetler Birliği'ne gidememiştik. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Suriye yönetimi bizi takdirle karşıladığı için bir camiye yerleştirmişti. Orada kalıyorduk, orada barınıyorduk.
Bir gün avluda oturuyoruz. Tütün sardım. Ama çakmak yok. Birine işaret ettim. Geldi, bize kibritini verdi. Kibritin üzerinde Arapça bir şeyler yazıyordu. Bizimle konuşmaya çalıştı ama olmalı anlaşamadık.
Türkçe bilen bir Arap'a sorduk, "Bu kim? diye. Bize Filistinli olduğunu söyleyince kafamızda bir ışık yandı. Emperyalist saldırıya karşı, Arafat'ın yanında olmak için Filistin'e gidecektik. Evet, böyle karar verdik. Bizi Filistin'e yolu bilen Suriyeli rehberler götürdü."
Gaziantepli gençler, aldıkları 4 aylık eğitimden sonra İsraillilerle çatışmalara girdiler. Mustafa Çelik, 8 Haziran 1969 günü şehit oldu. Abdülkadir Yaşargün ise bir süre sonra hastalanınca yurda geri döndü.
Daha sonra Hüseyin İnan ve 13 arkadaşını Filistin’e götüren Yaşargün, dönüşte yakalandı. Cezaevinden çıktıktan sonra soluğu yine Filistin’de aldı.Türkiye’ye dönerken, Samandağ’daki operasyonda yakalanıp, idamla yargılandı ve 15 yıl hüküm giydi. Hapiste 5 yıl yatıp, çıktı.
MUSTAFA ÇELİK’E NE OLDU?
Mustafa Çelik, Gaziantep Ticaret Meslek Lisesi’ni bitirdikten sonra bir anda ortadan kayboldu. Bir akrabasına mektup gönderen Çelik, Filistin´de El-Fetih’e katıldığını belirtti. Bir süre geçtikten sonra Çelik´in Filistin´de öldürüldüğü haberi geldi.
Çelik´in ölümünün ardından ailesi, Filistin lideri Yaser Arafat tarafından aylığa bağlandı. Oğlunun ölümünün ardından eşinin Yaser Arafat´la Şam´da görüştüğünü anlatan anne Sultan Çelik, “Babasına kan parası verilmiş, bana da hesap açıldı. Geçtiğimiz yıllara kadar gidip Şam’dan elden alıyorduk. Daha sonra bankaya yatırılmaya başlandı.” diye konuştu.
“İŞGALE VE ÖLÜMLERE BİR AN ÖNCE SON VERİN!”
Filistin halkının bugün de aynen liderleri Yaser Arafat gibi rahat bırakılmadığını söyleyen Sultan Çelik, İsrail yönetimine “İşgale ve ölümlere bir an önce son verin!” çağrısında bulundu.
Çelik, 1970 yılında Filistin’e giderek, El-Fetih Örgütü saflarında İsrail’e karşı savaşında şehit düşen oğlu Mustafa Çelik için Filistin yönetimi tarafından kendisine her yıl bin liralık süt parası gönderildiğini ifade etti.
Parayı kabul etmemesine rağmen ısrarla gönderildiğini bildiren Sultan Çelik, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgali ile ilgili, “Bugün haberlerde izlediğim görüntüler karşısında yaşlı yüreğim dayanamıyor. Ağlıyorum, kahrediyorum ama elimden bir şey gelmiyor. İsrail askerleri gözü dönmüş bir şekilde saldırıları karşısında dünya devletlerinin sessiz kalması bizleri daha da üzüyor” ifadelerini kullandı.









