Çoktandır elim klavyenin tuşlarına gitmiyordu.
Hem Musa hem de İsa benden memnun değillerdi.
İki cami arasında beynamaz hissine kapıldım.
Dağın haberi olmayan bir küskünlük içinde…
Klavyeden uzak durdum.
Bizim tövbemiz de klavyeyi görene kadarmış.
“İyi” saatime geldi, klavyemle hoşbeş etmeye karar verdim.
Meral Akşener nihayet partisini kurdu.
“İYİ” saatlerde olsunlar.
Hem sorup duruyorlardı…
Tutar mı?
Net söylüyorum; Tutmaz!
Akşehir Gölü’nde yoğurt tutar, bu “İYİ”lik hareketi tutmaz.
Önümüzde yığınla örneği var.
Cem Uzan’ı mı dersin… Cem Boyner’i mi?
Yeni Parti’si dersin… Yeni Demokrasi Hareketi mi?
En makul ve mantıklı olanı da galiba BBP’si…
Tutsaydı BBP’si tutardı.
MHP’den kopuşu bunlar gibi hayli gürültülü olmuştu.
Hem de ülkücülerin lideri Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu başlarındaydı.
Muhsin Yazıcıoğlu bir liderdi…
Her şeyden önce kalubeladan beri ülkücüydü…
Öyle çakma falan değildi…
Üniversite çağlarında O’nun “Ülkü Yolu” kitabı başucu kitabımızdı.
Şu “İYİ”lerden bana bir tane lider gösterin!
Meral Akşener mi, lider?
Onlarca kameraların önünde kocasına, “babanı da al git” demesi Türk’ün hangi töresinde var?
Çiz!
Ümit Özdağ mı lider?
İstihbarat oyunları çok sevmesi demek, liderlik için “ümit” var demek değildir.
Koray Aydın desen, keza öyle.
Haydi bir nebze Ümit Özdağ ve Koray Aydın’ı ülkücü kabul edelim.
Ki öyleydiler…
Meral Akşener’in peşinden giderek ülkücülüklerine halel getirdiler.
Ülkücünün ne işi var Meral Akşener’in eteğinde…
Bunlar ancak kayadan toz kaldırır.
Parti ambleminin Kayı bayrağına benzemesi de kurtarmayacak.
Bu partiye güneş, ambleminde başka bir yerde doğmaz.
Ne diyeyim?
Allah yine de “iyi” saatlerde olsunlar.