“Boyno Memik çok mümtaz bir kişilik, çok önemli bir şahsiyet. Milli Mücadele Döneminin özellikle Gaziantep tarihi açısından bilinmesi, unutulmaması gereken simalardan birisi. 1892 doğumlu kendisi. 17 -18 yaşlarında Yemen'de askerlik yapmış; bölgeye gitmiş, orayı görmüş. Daha sonra gelmiş, seferberlik ilan edilince Çanakkale Cephesi'ne gitmiş. Çanakkale Cephesi'nde savaşmış. Mustafa Kemal Paşa'nın meşhur ‘Merminiz yoksa süngü takın, mücadelenize devam edin!' dediği o enstantenede, en yakın dostu Arıllı Mehmet Ali Çavuş ile birlikte orada bulunuyor. Daha sonra Irak'ta mücadele ediyorlar. Bağdat'ın elden çıkmasıyla birlikte Halep'e geliyor. Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa ile orada tekrar birleşmeleri söz konusu oluyor. Birlikler terhis edilince de memleketine dönüyor 1918'de.

Tabi döndükleri zaman korkunç bir tabloyla karşılaşıyorlar. Hiç görmedikleri şeyleri görüyorlar, hiç yaşamadıkları şeyleri yaşıyorlar. Anadolu topraklarında farklı insanları, farklı bayrakları görüyorlar. Tabi büyük bir travma bunlar için bunu kabul edebilmek çok çok zor. İlk seferberlik ilan edildiği zaman küçük yaşlardaki çocuklarını bırakıp gidiyorlar, ailelerini bırakıp gidiyor bu insanlar. Nihayetinde Mondros Mütarekesi imzalanıyor, İngilizler daha sonra Fransızlar geliyor. Bu süreci görüyorlar yani ve beklenti, barış anlaşması imzalanıp barış sağlanması ama bir türlü barış anlaşması imzalanmayınca bu sefer haksız işgaller, haksız uygulamalar peş peşe patlak veriyor. Ve bu zamana kadar hiç ses çıkarmayan, yıllarca komşuluk-arkadaşlık yaptıkları, esnaf ilişkileri kurmuş oldukları Ermenilerin birtakım hareketlenmeleri başlıyor. Bunları gözlemliyorlar.

Antep tarihi açısından Boyno Oğlu Memik'in şöyle mümtaz bir yeri var: 12 Ocak 1920'de Çatalmazı öncesinde Büyük Araptar baskını gerçekleşiyor. Bugünkü adıyla Yeşilce'ye Fransız ve Ermeniler baskında bulunurlar. Bu köy yaklaşık 3 km mesafededir Boyno'ya ve diğer köylere. Çavdarobası'na ve diğerlerine haber gönderiliyor ve kısa bir süre içerisinde bunlar bir gün sonra 13 Ocak'ta o baskına baskınla cevap veriyorlar ‘Çatalmazı Baskını' diye. Ve biz Milli Mücadele Gaziantep tarihinde ilk defa böyle bir direnişin yapıldığını görüyoruz. Daha o zaman şehirde herhangi bir şey yok, kırsalda herhangi bir şey yok. Kırsalda ilk meydana gelen harekettir. Yani milli mücadelenin bayrak şehirlerindendir Gaziantep. ‘Ya istiklal, ya ölüm!' parolasıyla hareket etmiş bir şehirdir. Ve bunu ilk ateşleyenlerden Boyno Oğlu Memik, Güceyli Ahmet, Çavdar Ağa bunların hepsi Fransızlara bu şekilde misillemede bulunuyorlar.

Daha sonra Heyet – i Merkeziye ile birlikte hareket edecektir. Şahinbey ile birlikte mücadelesine devam eder, onun şehit olduğu ana kadar. Andrea'nın Antep'e girişini engellemeye çalışır. Karayılan ile birlikte mücadele edecektir, 24-25 Mayıs'taki Sarımsaktepe Taarruzu'nda. Karayılan'ın şehit olduğunu görecektir. Omuz omuza mücadelesi söz konusu olacaktır. Ondan sonraki süreç içerisinde Antep'teki şehir çatışmalarında yer alacaktır. Özellikle Dülükbaba'daki kuşatmanın kaldırılması yönünde de çabaları olacaktır.
Boyno Oğlu Memik'in ağustos aylarında bir kızı oluyor, 15 gün boyunca da onu hastaneye yatırıyor. Muhtemelen de vefat ediyor kızı. Yeni doğmuş kızı vefat ediyor ve bayrak hassasiyeti, devlet-millet hassasiyeti ile mücadelesine devam ediyor. Dülükbaba'da yara alıyor, omzuna bir şey bastırıyor yine mücadelesine devam ediyor. Bu topraklarda yaşayan insanlar için toprağın, bayrağın ve devletin çok anlamı vardır. Boyno Oğlu Memik de bunu hücrelerine kadar yaşamıştır. Ve bunun için vermiş olduğu fedakârlık vardır. Bu ve benzerleri işte; Arıllı Mehmet Ali Çavuş, Güceyli Ahmet, Büyük Araptarlı Ahmet Çavuş bilmemiz gereken insanlardır. Değer katan insanlardır. Anlam veren insanlar vardır. Bunların topluma kazandırılması; özellikle genç nesillere, çocuklarımıza bunları anlatmamız gerekiyor. Yani dışarıdan kahraman ithal etmenin bir anlamı yok. Bizim içimizde öyle insanlar var ki. Boyno Oğlu Memik'in geçmişine baktığımız zaman tarlasıyla uğraşan bir çiftçi, köylü bir vatandaş. Ama mesele memleket meselesi olduğu zaman bu insanların ne kadar olağanüstü olduklarına, ne kadar büyük başarı sergilediklerine, mücadele örneği sergilediklerine de tanık olabiliyoruz. Bunları da gözlemleyebiliyoruz.”
Haber: Başak AKAY

Tabi döndükleri zaman korkunç bir tabloyla karşılaşıyorlar. Hiç görmedikleri şeyleri görüyorlar, hiç yaşamadıkları şeyleri yaşıyorlar. Anadolu topraklarında farklı insanları, farklı bayrakları görüyorlar. Tabi büyük bir travma bunlar için bunu kabul edebilmek çok çok zor. İlk seferberlik ilan edildiği zaman küçük yaşlardaki çocuklarını bırakıp gidiyorlar, ailelerini bırakıp gidiyor bu insanlar. Nihayetinde Mondros Mütarekesi imzalanıyor, İngilizler daha sonra Fransızlar geliyor. Bu süreci görüyorlar yani ve beklenti, barış anlaşması imzalanıp barış sağlanması ama bir türlü barış anlaşması imzalanmayınca bu sefer haksız işgaller, haksız uygulamalar peş peşe patlak veriyor. Ve bu zamana kadar hiç ses çıkarmayan, yıllarca komşuluk-arkadaşlık yaptıkları, esnaf ilişkileri kurmuş oldukları Ermenilerin birtakım hareketlenmeleri başlıyor. Bunları gözlemliyorlar.

Antep tarihi açısından Boyno Oğlu Memik'in şöyle mümtaz bir yeri var: 12 Ocak 1920'de Çatalmazı öncesinde Büyük Araptar baskını gerçekleşiyor. Bugünkü adıyla Yeşilce'ye Fransız ve Ermeniler baskında bulunurlar. Bu köy yaklaşık 3 km mesafededir Boyno'ya ve diğer köylere. Çavdarobası'na ve diğerlerine haber gönderiliyor ve kısa bir süre içerisinde bunlar bir gün sonra 13 Ocak'ta o baskına baskınla cevap veriyorlar ‘Çatalmazı Baskını' diye. Ve biz Milli Mücadele Gaziantep tarihinde ilk defa böyle bir direnişin yapıldığını görüyoruz. Daha o zaman şehirde herhangi bir şey yok, kırsalda herhangi bir şey yok. Kırsalda ilk meydana gelen harekettir. Yani milli mücadelenin bayrak şehirlerindendir Gaziantep. ‘Ya istiklal, ya ölüm!' parolasıyla hareket etmiş bir şehirdir. Ve bunu ilk ateşleyenlerden Boyno Oğlu Memik, Güceyli Ahmet, Çavdar Ağa bunların hepsi Fransızlara bu şekilde misillemede bulunuyorlar.

Daha sonra Heyet – i Merkeziye ile birlikte hareket edecektir. Şahinbey ile birlikte mücadelesine devam eder, onun şehit olduğu ana kadar. Andrea'nın Antep'e girişini engellemeye çalışır. Karayılan ile birlikte mücadele edecektir, 24-25 Mayıs'taki Sarımsaktepe Taarruzu'nda. Karayılan'ın şehit olduğunu görecektir. Omuz omuza mücadelesi söz konusu olacaktır. Ondan sonraki süreç içerisinde Antep'teki şehir çatışmalarında yer alacaktır. Özellikle Dülükbaba'daki kuşatmanın kaldırılması yönünde de çabaları olacaktır.
Boyno Oğlu Memik'in ağustos aylarında bir kızı oluyor, 15 gün boyunca da onu hastaneye yatırıyor. Muhtemelen de vefat ediyor kızı. Yeni doğmuş kızı vefat ediyor ve bayrak hassasiyeti, devlet-millet hassasiyeti ile mücadelesine devam ediyor. Dülükbaba'da yara alıyor, omzuna bir şey bastırıyor yine mücadelesine devam ediyor. Bu topraklarda yaşayan insanlar için toprağın, bayrağın ve devletin çok anlamı vardır. Boyno Oğlu Memik de bunu hücrelerine kadar yaşamıştır. Ve bunun için vermiş olduğu fedakârlık vardır. Bu ve benzerleri işte; Arıllı Mehmet Ali Çavuş, Güceyli Ahmet, Büyük Araptarlı Ahmet Çavuş bilmemiz gereken insanlardır. Değer katan insanlardır. Anlam veren insanlar vardır. Bunların topluma kazandırılması; özellikle genç nesillere, çocuklarımıza bunları anlatmamız gerekiyor. Yani dışarıdan kahraman ithal etmenin bir anlamı yok. Bizim içimizde öyle insanlar var ki. Boyno Oğlu Memik'in geçmişine baktığımız zaman tarlasıyla uğraşan bir çiftçi, köylü bir vatandaş. Ama mesele memleket meselesi olduğu zaman bu insanların ne kadar olağanüstü olduklarına, ne kadar büyük başarı sergilediklerine, mücadele örneği sergilediklerine de tanık olabiliyoruz. Bunları da gözlemleyebiliyoruz.”Haber: Başak AKAY
