Gazişehir Gaziantepspor’umuz, haftalar geçtikçe daha belirgin bir futbol oynayarak adeta neden sabretmemiz gerektiğini anlatır nitelikte bize ders veriyor. Takım, kazandıkça motivasyonunu yükseltiyor, yükselttikçe rakiplerini deyim yerindeyse parçalamaya devam ediyor. İş yoğunluğumdan dolayı, analizimiz biraz sekteye uğradı. Kıymetli okurlarımdan özür diliyorum… Hazırsak, gelelim maça
Maçın başlangıç düdüğü ile beraber, takımımızın taktik anlayışının oturmuş olması beni ayrıca mutlu ediyor. Öyle ki, eğer top rakipteyse direkt olarak ön alan baskısı ile başlıyoruz. Bu durum, rakibi daha ilk dakikadan psikolojik baskı altına aldığından hata yapma potansiyelini yukarı atıyor. Zannediyorum ki, derin topları çok ciddi seviyede çalışıyoruz. Bu konuya özellikle dikkat ediyorum, bekler kanattan çizgiye inerek oynuyor. Bunu yaptığınız zaman rakibi üstünüze çekerek arkada alan açarsınız ve eksik yakalanan takıma karşı bu denemeyi birkaç kez denediğinizde mutlaka gol bulursunuz. Tam Erol Bulut’a göre, değil mi? Hemen hemen her maç, oyuna başladıktan sonra kaçırdığımız %100’lük pozisyonlar var. Az gol atıyormuş gibi görünebiliriz ama, üretkenliğimizde hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum. Maça Muhammed’in golü ile başladığımızı düşünür müsünüz? Geçen hafta Kayseri, bu hafta da Alanya…. Keşke şans biraz daha yanımızda olsa da, her maçı rahat rahat izlesek. Hücum performansımızın bu kadar iyi olmasının sebeplerinden bir tanesi, hatta bana soracak olursanız birincisi, oyuncularımızın artan bireysel performansları. Erol Hoca, herkese tek tek dokunuyor. Bunu çok net görüyorsunuz. Örnek verecek olursak, Halil İbrahim Pehlivan…. Kusursuza yakın bir oyun çıkardığını düşünüyorum. Bir oyunu çift yönlü oynayıp hücum katkısı vermek, yeri geldiğinde oyunu kurmak, kolay bir iş değil. Unuttuk sanmasınlar, ilk yarıda verilmeyen bir penaltımız da var. O pozisyon el değil ise, ne konuşacaklar acaba? Bireysel performanslara değinmişken, son haftalarda Furkan ve Figueiredo’yu es geçmemek gerek. Hoca, ikisini de ara ara sahaya sürüp maç içerisinde bir 10-15 dakika sadece hücumda kullanıyor ve bu baskıyla da gol geliyor. Genel olarak kusursuza yakın oynadığımızı düşünüyorum. Pozisyona girmek önemli değildir. Önemli olan girdiğiniz pozisyonları bitirebilmektir. Biz de bunu yapıyoruz. İhtiyacımız olanı aldık, sıradaki gelsin. Son olarak Erol Bulut’un severek uyguladığı ve ciddi verim aldığı duran top organizasyonlarını çok beğeniyorum. Bu konuda bütün takımlar bu kadar dertli iken, biz leblebi gibi atıyoruz, Ha bir de, son yedi maç, beş galibiyet iki beraberlik. İşte böyle, aynen devam…. Sizce, sonraki haftalar ne olacak?