USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay 110. Uluslararası Çalışma Konferansı’na katıldı

Türkiye İşçi Delegesi ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “Uluslararası platformlarda temsil hakları Kıbrıslı Rumlarca reddedildiği için Kıbrıslı Türk işçi veya işveren örgütlerinin seslerini bugün burada duyamıyoruz. Uluslararası toplumu, hiçbir hukuki ve meşru d

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay 110. Uluslararası Çalışma Konferansı’na katıldı
09-06-2022 17:59
Google News

Türkiye İşçi Delegesi ve Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, İsviçre'nin Cenevre kentinde Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 110'uncu Çalışma Konferansı'na katıldı. Konferansta konuşma yapan Atalay, salgının ilk dönemlerinde maske, eldiven, solunum cihazı ve aşı bulamayan gelişmiş ülkelerin paralarının bir işe yaramadığını, temel hizmetleri yerine getiren emekçiler olmadan, gündelik yaşamın devam edemeyeceğini gördüklerini söyledi. Türkiye'de milyonlarca vatandaşın salgından etkilendiğini ifade eden Atalay, “Binlercesi hayatını kaybetti. Bu süreçte sendikalar olarak hükümet ve işveren tarafı ile birlikte iş ve ücret kayıplarını önlemek için gayret gösterdik. Devletimiz tüm test, aşı ve sağlık masraflarını karşıladı. Ülkemde salgın sürecinin doğru ve başarılı bir şekilde yönetildiğine inanıyor, devlet başkanından, sağlık çalışanlarına kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Covid-19 sonrası yaraların sarılması gerekirken, Ukrayna'da başlayan savaşın gelecek kaygılarını arttırdığını vurgulayan Atalay, “Enerji güvenliğini, gıdaya ve suya erişimde yaşanan sıkıntıları ve yüksek enflasyonu konuşmaya başladık” şeklinde konuştu.

“İşverenler, bakış açılarını değiştirmediği sürece demokrasiden söz edemeyiz”

Emekçilerin alım gücünün günden güne azaldığını kaydeden Atalay, “Sendikal örgütlenmeye karşı olan bazı işverenler emeği sömürmeye devam ediyor. Geçmişten beri gıda ve enerji gibi kritik öneme sahip sektörlerin özelleştirilmemesi gerektiğini dile getiriyoruz. Bu salonda yer alan işveren örgütlerinin üyesi olan işyerlerinin büyük bölümünde daha rahat örgütleniyoruz. Ancak diğer işyerlerinde ve ülkemdekilerin yüzde doksanında sendikalaşma nedeniyle işten çıkarmalar ve sendika karşıtı faaliyetler devam ediyor. İşverenler, sendikalara ve işçilere karşı bakış açılarını değiştirmediği, kar hırslarını bir kenara bırakmadığı sürece, demokrasiden ya da sendikal hakların tam anlamıyla varlığından söz edemeyiz” diye konuştu.

“Örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıracak yeni düzenlemelere ihtiyaç var”

Kayıt dışı sorunu çözülmeden sosyal diyalogun tesis edilmesi, iş kazalarının önlenmesi, iş güvencesinin sağlanması ya da diğer sorunların çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Atalay, “Önümüzdeki yasama döneminde, sendikalarla müzakere edilerek, darbe anayasasının sendikal haklar üzerindeki olumsuz etkisini ve örgütlenmenin önündeki engelleri ortadan kaldıracak yeni düzenlemelere ihtiyacımız vardır. Asgari ücretlinin, emeklilerin ve tüm işçilerin alım gücünün korunması, emeklilikte yaşa takılanların durumu, taşeron işçilerin kadroya alınması, geçici işçilerin çalışma sürelerinin düzenlenmesi ve kadroya alınması acil çözüm bekleyen sorunlardır. Ayrıca, kamu çalışanlarının işçiler gibi toplu pazarlık yapabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır” dedi. Türkiye'nin savaştan kaçan milyonlarca Suriyeli mülteciye, Ukrayna'dan ve diğer ülkelerden gelenlere ev sahipliği yapmaya devam ettiğini ifade eden Atalay, “Ancak Ege'de, mültecilerin botlarını batıranlar, dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlemeye devam etmektedirler. Uluslararası topluluk bu duruma sessiz kalmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

“Temsil hakları reddedildiği için Kıbrıslı örgütlerin seslerini duyamıyoruz”

Üç gün önceki oturumda Kıbrıs Rum Kesimi işçi delegesinin adada “Türk işgali” şeklinde bir terim kullandığına dikkat çeken Atalay, “1963'ten 1974'e kadar Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs Türküne karşı silahlı bir etnik temizlik kampanyası yürüttüğünü hatırlatmak isterim. 50 yılı aşkın süredir Kıbrıs sorununun çözülememesinden muzdarip olan Kıbrıs Türk halkıdır. Kıbrıslı Türklerin Annan Planı'nı 2004'te kabul ettiğini, çözüm bulunamadığından şikayet eden Rumların ise reddettiğini asla unutmamak gerekir. Uluslararası platformlarda temsil hakları Kıbrıslı Rumlarca reddedildiği için Kıbrıslı Türk işçi veya işveren örgütlerinin seslerini bugün burada duyamıyoruz. Uluslararası toplumu, hiçbir hukuki ve meşru dayanağı olmayan bu kısıtlamalara son vermeye çağırıyoruz” diye konuştu.

Bazı ülkelerin egemen ve demokratik ülkelerin savunma amacıyla satın alamadıkları silahları parasız olarak terör örgütlerine verdiğini kaydeden Atalay, “İnsanlar can verirken, kazananlar silah tüccarları oluyor. Genel Direktörün ifade ettiği gibi savaşı başlatanlar ve teröre destek olanlar sosyal adaleti engelliyorlar. İnsan hakları, demokrasi ve sosyal devlet gibi yıpratılan değerler yeniden her ülke için öncelikli hedefler haline gelmelidir” dedi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP EDİN...
ÇOK OKUNANLAR
ARŞİV ARAMA
ANKET TÜMÜ
Gaziantep'te hangi belediyeyi daha başarılı buluyorsunuz?